1. kaldırım kenarı, kenartaşı.
  2. kuyu ağzı halkası/bileziği.
  3. curb bit ile ayni anlama gelir. suluk zinciri. curb rein: kantarma.
  4. çerçeve, sınır, kenar.
  5. fren, engel, mâni (olan şey).
    Keep a curb on your anger: Öfkene hâkim ol.
    put a curb on one's
    passion: ihtiraslarına gem vurmak.
  6. atın dizinde şişkinlik (ekseriya hayvanı topal yapar).
  7. engel/mâni olmak, durdurmak, önlemek, sınırlandırmak.
  8. (ata) gem vurmak.
  9. tutmak, yenmek, hâkim olmak.
genişleme freni
maaş kısma
ücret frenlemesi
curb ile ayni anlama gelir. suluk zinciri. curb rein: kantarma.
(US) menkul değer serbest alım satım borsası simsarı
talebi azaltmak Fiil
memleket içi talebi sınırlamak Fiil
ihracatı frenlemek Fiil
New York'ta ikinci tahvil borsası. (Şimdiki adı:
American Exchange).
masrafları kısmak Fiil
ihracatı frenlemek Fiil
yabancı rekabete engel olmak Fiil
dış rekabeti kırmak Fiil
ithalatı sınırlamak Fiil
enflasyonu dizginlemek Fiil
enflasyonu aşağı çekmek Fiil
(US) menkul değer serbest alım satım borsası
(US) serbest piyasa
(US) menkul değer serbest alım satım borsa fiyatı
serbest piyasa fiyatı
anormal rayiç
ihracat kısıtlaması
tüketimi sınırlama
ithalat kısıtlaması
dönemeçte park
üretimi kısmak Fiil
çifte eğimli çatı.
kaldırım servisi: yemeklerin müşterilerin arabalarına getirilmesi.
(US) park etmiş otomobil içine yapılan yemek servisi
(US) borsada serbest alıp satılan menkul değerler İsim
serbest alınıp satılan hisse senedi
(US) serbest alınıp satılabilen hisse senetleri İsim
yükselen konjonktürü frenlemek Fiil
yükselen konjonktürü engellemek Fiil
enflasyonist eğilimleri eğmek Fiil
para arzını sınırlamak Fiil
fiyat yükselişini frenlemek Fiil
(Br) ücretleri frenlemek Fiil
ücretleri sınırlamak Fiil
tutkularını dizginlemek Fiil