1. macun, hamurumsu/ağdalı/lüzucî madde, örneğin: (a) gres yağı, (b) dinamit yapımında kullanılan emici
    madde, (c) uçak kanatlarında kullanılan bezi sağlam ve su geçirmez hale getiren vernik.
  2. esrar, uyuşturucu madde, narkotik: satışı ve kullanılması kanunen yasak olup ancak tıbbî maksatlarla
    doktorların kullandıkları uyuşturucu ilâç. (Bu ilâçları yasa dışı alıp kullananlara da
    dope denir).
    dope addict = doper: esrarkeş, morfinoman, eroineman, uyuşturucu ilâç müptelâsı.
    dope ring: esrar/eroin/morfin vb. şebekesi, gizlice uyuşturucu madde satan şebeke.
  3. yarış atına sersemletmek maksadıyla verilen uyuşturucu madde.
  4. haber, bilgi, malûmat.
    to give someone the dope about sth: bir şey hakkında birisine bilgi vermek.
  5. tahmin, kehanet, önceden haber verme.
  6. sersem/budala/aptal kimse.
  7. Coca-cola, pepsi gibi gazozlu içki.

  8. dope up: ilâçla uyuşturmak/uyutmak/bayıltmak/sersemletmek.
    The doctor doped her before setting her broken leg.
  9. uyuşturucu ilâç kullanmak.
  10. macun/hamurumsu madde/vernik vb. sürmek.
  11. (karışımın içine) başka madde karıştırmak.
çiriş
(basın) gizli bilgi
baklayı ağzından çıkarmak.
uyuşturucu bağımlısı
kestirmek, önceden tahmin etmek, çözüm yolu bulmak, çözümlemek, halletmek, tasarlamak.
to dope out
a plan. to dope out a solution to a problem.
bir plan tasarlamak Fiil
uyuşturucu satıcısı İsim, Ceza Hukuku
torbacı İsim, Ceza Hukuku
uyuşturucu çetesi
yarıştan önce olası sonuç hakkında bilgi veren broşür
uyuşturucu kaçakçılığı
bir gazeteciye sızdırılan ve sanki onun yorumuymuş gibi çıkan haber
bir şey hakkında birine bilgi vermek Fiil