1. işini bozmak, işi bozulmak, (plânlarını/çabalarını) boşa çıkarmak, iptal etmek, (emek/çaba) boşa gitmek,

    mec. suya düş(ür)mek.
    Heavy rain frustrated our plan for a picnic.
  2. (amaca ulaşmasına) engel olmak, akamete uğratmak, yenmek, (başarıya ulaşmasını) önlemek, etkisiz bırakmak.

    to frustrate an opponent.
  3. hayal kırıklığına/husrana uğra(t)mak, canını sıkmak, canı sıkılmak, üz(ül)mek.
    It is frustrating to
    stand in line for an hour to get into a movie and then not get seats.
  4. (bkz: frustrated ).
bir sözleşmeyi engellemek Fiil
bir senedi geçersiz kılmak Fiil
bir belgeyi geçersiz kılmak Fiil
bir planı boşa çıkarmak Fiil
bir suikast girişimini engellemek Fiil
birini düş kırıklığına uğratmak Fiil
bir akdin yerine getirilmesini engellemek Fiil