tam ölçüde, doğal büyüklükte, tam boy, orijinal boyutlu.
He made a full-scale model of a horse. Sıfat
geniş, ayrıntılı, teferruatlı, tafsilâtlı, mufassal, derin.
He's writing a full-scale history of Turkey.
a full-scale investigation.
Sıfat
yaygın, topyekûn, kapsamlı, şümullü, bütün olanak ve araçları kullanan.
The quarrel between 2 countries
nearly developed into a full-scale war.
Sıfat
bütün gücü/var kuvveti ile, şiddetli. Sıfat