1. (a) kaçmak, tüymek, firar etmek, sıvışmak, savuşmak, gitmek, kurtulmak.
    The thieves got away with
    all our money: Hırsızlar bütün paramızı çalıp kaçtılar.
    There's no getting away from it: Bundan kurtuluş yok (Bunu sineye çekeceğiz/kabul etmek zorundayız). (b) harekete geçmek, (koşuya) başlamak, (işe/yola) koyulmak, (c) ayrılmak, başka yere gitmek.
    The last bus got away at 10 o'clock. (d) koparmak, kapıp götürmek.
kendini çevresinden kurtarmak Fiil
kaçış, firar, kaçıp kurtulma, paçayı kurtarma.
getaway car: (hırsız vb.) kaçma arabası. İsim
bir resm-i kabulden erken kurtulmak Fiil
izne çıkmak Fiil
uzak tutmak Fiil
sorumluluklardan vb uzaklaşmak Fiil
rahatlamak için kaygılardan
Yaklaşma bana!
Uzak dur benden!
(a) (bir işten zararsız/cezasız) sıyrılmak, yakasını kurtarmak, şüphe uyandırmadan/yakalanmadan atlatmak.

You'll never get away with it: Bundan yakanı kurtaramazsın (Bunu senin yanına koymam).
How did he get away with cheating? (b) (yiyecek/içecek) tüketmek, sarfedip bitirmek.
The crew got away with over ten cases of beer that afternoon. (c)
get away with you! Haydi canım! Haydi oradan!
bir şeyden cezasız paçasını kurtarmak Fiil
bir kötülüğün/suçun cezasını çekmemek, cezasız sıyrılmak/kurtulmak.
They get away with murder:
İşledikleri suçlar/cinayetler cezasız kalıyor (Ne yapıp yapıp cezasız kurtuluyorlar).
tatildeyken yerine geçecek birini bulmak Fiil
iz bırakmadan kaçmak/kaybolmak, sırra kadem basmak.
cinsel temasta bulunmak,
kaba sikmek.
Bu kadar heyecanlanma.