Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. parlama, parıltı, ışın, şua.
    The red gleam of firelight. gleams of sunshine came round the edges of the dark cloud.
  2. hafif veya kısa süreli/gelip geçici ışık.
    gleam of dawn in the east.
  3. iz, eser, gelip geçici şey,
    mec. ışık, parıltı.
    After a gleam of hope, they all became discouraged.
    A gleam of interest came into his eye. gleam of intelligence.
  4. parıldamak, pırıldamak, parlamak, ışık saçmak.
    The furniture gleamed after being polished. A cat's
    eyes gleam in the dark. His eyes gleamed with delight.
  5. parlayıp sönmek, kısa süre parlamak.
  6. (birdenbire) belirmek/gözükmek/zuhur etmek/meydana çıkmak.
    Amusement gleamed in his eyes.
  7. (kısa süre/hafifçe) parlatmak, aydınlatmak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

gleam of hope
ümit ışığı
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.