1. karanlık, zulmet, koyu gölge.
    to cast over something: bir şey üzerine gölge düşürmek, bir şeyi
    kötülemek.
    It was all gloom and doom: Her şey karanlıktı/İstikbal ümitsizdi.
  2. üzüntü, hüzün, keder, elem, yeis, kasavet, gam, sıkıntı, can sıkıntısı.
    The news of defeat filled
    them all with gloom.
    to cast a gloom over someone: birisine üzüntü/keder/hüzün vermek, birisini yeise sürüklemek.
  3. umutsuzluk, melâl, karamsarlık.
  4. somurtma, surat asma, kaş çatma.
  5. canı sıkılmak, üzülmek, kederlenmek, meyus olmak, sıkıntı/kasvet duymak, surat asmak.
  6. (hava) kararmak.
  7. (karanlık/kasvetli/iç sıkıcı bir şekilde) gözükmek/belirmek.
    The castle gloomed before them.
  8. canını sıkmak, üzmek, keder/yeis vermek.
  9. karartmak, kasvetlendirmek.
hüzne kapılmak Fiil
ekonomik sıkıntı
bir köyü kasvete boğmak Fiil