1. (a) hazır, emre âmade, elde, mevcut, ilerisi için saklanmış.
    hold/keep in store: ileride kullanmak
    için saklamak.
    We do not know what the future holds in store for us: Geleceğin bize ne hazırladığını bilmiyoruz.
    I have a great surprise in store for you: Size büyük bir sürprizim var. (b) vukuu yakın/muhakkak, kaçınılmaz.
gelip çatmak Fiil
bir şeyin arifesinde bulunmak Fiil
bekleme bilmek Fiil
kapıya dayanmak Fiil
depoda teslim
elde mevcut olmak Fiil
deposunda bulundurmak Fiil
deposunda bulundurmak Fiil
depolamak Fiil
depoya koymak Fiil
depolamak Fiil
mağazanın içinde yapılan satış teşvik çalışması
biri için bir şey bulundurmak Fiil
kış için depolamak Fiil
evde yeterli erzak bulundurmak Fiil
dükkândan mal çalma
depoya erzak doldurmak Fiil
depolamak Fiil
antrepo da saklamak Fiil