çok yakınında, yanında, eşiğinde, nerede ise, … üzere.
within an inch of succeeding: başarmak
üzere, başarının eşiğinde.
within an inch of death: ölmek üzere, ölümün eşiğinde.
He came within an inch of death: Az kaldı ölüyordu/ölmesine ramak kaldı.
within an inch of one's life: ölümüne çok yakın, ölmek üzere, ölümün eşiğinde.
Flog someone within an inch of his life: Birinin dayaktan canını çıkarmak.