inch

English-Turkish Translation

  1. inç, pus, parmak, 2.54 cm'lik uzunluk ölçüsü.
  2. zerre, çok küçük miktar/uzunluk/derece vb.
    Not an inch from my face/nose: tam gözümün önünde.

    He couldn't see an inch in front of him: Bir parmak ilerisini göremiyordu.
    Not an inch of the clothes is wasted: Kumaşın bir santimi bile zayi edilmedi.
    Not to yield an inch: Bir karış gerilememek.
    Not an inch of our territory will be conceded: Bir karış toprağı(mızı) terketmeyeceğiz.
  3. adacık, kıyıya yakın küçük ada.
  4. yavaş yavaş hareket et(tir)mek, güçlükle ilerle(t)mek.
    to inch (one's way) forward/out/in etc.:
    yavaş yavaş ilerlemek/çıkmak/girmek vb.
    to inch (something) forward/in/out etc.: bir şeyi yavaş yavaş ilerletmek/içeri sokmak/dışarı çıkarmak vb.
    Prices are inching up: Fiyatlar gittikçe yükseliyor.
    I inched (my way) through the narrow space between the cars: Arabalar arasındaki dar yoldan yavaş yavaş ilerledim.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

inch one's way forward
santim santim ilerlemek Verb
by a fraction of an inch
kıl payı ile
characters per inch
karakter/inç Information Technology
column inch
genellikle reklam fiyatlarında esas alınan alan
column inch
bir sütun eninde ve bir inç boyunda yayın alanı
column inch
bir gazetede
column inch
inç sütunu
dots per inch
inç başına nokta sayısı Information Technology
escape death by a fraction of an inch
kıl payı ile ölümden kurtulmak Verb
every inch
her bakımdan, tamamıyla, tam, tepeden tırnağa, baştanbaşa, karış karış.
He knows every inch of the
neighborhood: Buraları karış karış (avucunun içi gibi) bilir).
every inch a soldier: iliklerine kadar asker.
She is every inch a lady: Tam/mükemmel bir hanımefendidir.
lines per inch
satır/inç Information Technology
not give/budge an inch
(fikrinde) direnmek, bildiğinden şaşmamak, Nuh deyip peygamber dememek.
I tried every argument, but
he didn't budge an inch: Bin dereden su getirdim, fakat o bildiğinden şaşmadı.
not to give way an inch
Nuh deyip peygamber dememek Verb
not yield an inch
boyun/baş eğmemek, pabuç bırakmamak, dayanmak, direnmek, sebat etmek, geri çekilmemek, bir karış gerilememek.
square inch
inç kare ≈ 6,45 cm2.
inch (of salt
fiske
inch by inch
azar azar, karış karış, santim santim.
inch open a door
kapıyı aralamak Verb
be within an inch of fight
kavga çıkmaya ramak kalmak Verb
come within an inch of
kıl payı kalmak Verb
dispute every inch of the ground
her karış toprak için mücadele vermek Verb
dispute the ground inch by inch
toprağı karış karış savunmak Verb
every inch (of a place
karış karış
every inch a soldier
sapına kadar asker.
Give him an inch and he will take a yard/an ell/a mile
Yüz verince astarını ister.
know every inch of the neighbo (ur) hood
civarı avucunun içi gibi tanımak Verb
over every inch (of it
karış karış
within an inch of
çok yakınında, yanında, eşiğinde, nerede ise, … üzere.
within an inch of succeeding: başarmak
üzere, başarının eşiğinde.
within an inch of death: ölmek üzere, ölümün eşiğinde.
He came within an inch of death: Az kaldı ölüyordu/ölmesine ramak kaldı.
within an inch of one's life: ölümüne çok yakın, ölmek üzere, ölümün eşiğinde.
Flog someone within an inch of his life: Birinin dayaktan canını çıkarmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database