iç organlar
İsim, Anatomi
ahşâ (esk.)
İsim, Anatomi
ceplerinin içini dışına çıkarmak
Fiil
içerideki adam (bir şirkette ürün ve iş geliştirmede uzman olan ortak
hapishaneye göndermek
Fiil
...'in içinde ve dışında
Zarf
yurtiçinde ve yurtdışında
Zarf
(US) yönetici mevkiindeki kişilerden oluşan yönetim kurulu
(Br) resmi izinli borsa simsarı
(US) yönetim kurulu üyesi
danışıklı iş, danışıklı dövüş, muvazaalı iş/cürüm: bir işin içinde bulunanlar tarafından ve bazen mağdur
ile gizlice anlaşarak işlenen suç.
The police suspected that the theft was an inside job.
yolun ortasındaki beyaz çizgi
(mesafe/zaman) içinde, zarfında, dahilinde.
Our car broke down again inside of a mile.
(a) tersyüz, ters, altüst, içini dışına.
He turned his pocket inside out. to turn everything inside out: ortalığı altüst etmek.
The wind blew the umbrella inside out. I turned the bag inside out, but there was no money in it. (b) mükemmelen, noksansız, kusursuz, dörtbaşı mamur, en ince ayrıntılarıyla, avucunun içi gibi.
bir gazetenin iç sayfaları
İsim
iç pano (yol kenarındaki bir dizi açıkhava reklamı panosu içinde , yol trafiğine yakın olmayan reklam panosu
İsim
bir otobüste (cam kenarı değil de) iç taraftaki yer
bir otobüste (cam kenarı değil de) iç taraftaki yer
bir işletmenin zaten müşteri olan bir kişiye ek mal ya da hizmet satmayı amaçlayan strateji
(a) iç yol, yarış pistlerinden iç tarafta olan, (b)
k.d. üstünlük, faikiyet, elverişli/avantajlı
durum.
Have the inside track: üstün/elverişli durumda olmak.
(US) bir işin aslını bilmek
Fiil
bir hafta kadar Paris'e gelmiş olmak
Fiil
(US) bir şeyi iki gün içinde yapmak
Fiil
(US) bir işi bir hafta içinde bitirmek
Fiil
bir konunun içini dışını bilmek
Fiil
bir şehri avucunun içi gibi bilmek
Fiil
birşeyi çok iyi bilmek
Fiil
birşey hakkında deneyim sahibi olmak
Fiil
birşeyin içini dışını bilmek
Fiil
bir işin aslını bilmek
Fiil
bir şeyi yakından incelemek
Fiil
bir şeyin aslını esasını bilerek konuşmak
Fiil
her şeyin altını üstüne çevirmek
Fiil
ters-yüz etmek, içini dışına çevirmek.
kaldırımın iç tarafında yürümek
Fiil