1. şiddetli, kuvvetli, yeğin, sıkı.
    intensive questioning.
  2. yoğun, koyu, kesif, derin(lemesine).
    An intensive study of a few books is more valuable than a superficial
    reading of many.
    intensive care: yoğun bakım.
  3. yoğun (tarım): dar bir alanda çok ürün yetiştirmeyi amaç tutan.
  4. Gramer pekiştirmeli, tekidî, kökün belirttiği özelliği artırıcı.
    “very” in “ very same man” is an intensive
    adverb. (Türkçede bembeyaz, kupkuru, tertemiz vb. pekiştirmeli sıfatlardır).
  5. şiddetlendiren/yoğunlaştıran etki.
yoğun bakım ünitesi İsim, Tıp
yoğun bakım uzmanı İsim, Tıp
sermaye yoğun
sermaye-yoğun
sermaye yoğunluğu
sermaye yoğunluğu (verimliliği veya kârı artırmak için ek sermaye kullanma gereksinimiyle nitelenir
faktör yoğunluğu
çok sayıda işçi (genellikle niteliksiz) gerektiren geleneksel tarım ve turizm gibi iş kolu ya da endüstri
sermaye yatırımı ya da teknolojiden çok
ücret-yoğun
yoğun reklam
yoğun tarım İsim, Antropoloji
şiddetli bombalama
yoğun bakım İsim, Tıp
yoğun bakım İsim, Tıp
yoğun bakım yatağı İsim, Tıp
yoğun bakım hastası İsim, Tıp
yoğun bakım doktoru İsim, Tıp
yoğun bakım ünitesi İsim, Tıp
yoğun ekonomi
yoğun çabalar İsim
yoğun mülakat
yoğun tarım yöntemleri İsim
yoğun propaganda
sermaye yoğun endüstri
sermaye yoğun teknoloji
bir konu hakkında yoğun inceleme yapmak Fiil
yenidoğan yoğun bakım ünitesi İsim, Tıp
pediatrik yoğun bakım ünitesi İsim, Tıp
pediatrik yoğun bakım İsim, Tıp
çocuk yoğun bakım ünitesi İsim, Tıp
çocuk yoğun bakım İsim, Tıp