1. (çeşitli iplikleri) birlikte dokumak, dokuyarak birleştirmek.
    They interweave red and gold = They interweave red with gold.
  2. birlikte ör(ül)mek.
  3. mezcetmek, birbirine katmak/karıştırmak, birleştirmek.
    to interweave truth with fiction. Our lives are interwoven.
  4. birlikte doku(n)ma, dokuyarak birleştir(il)me, birlikte örülme.
  5. mezcetme, mezcedilme, birbirine kat(ıl)ma/karıştır(ıl)ma, birleştir(il)me.
gerçeğe hayal karıştırmak Fiil