1. âhenksiz ses/gürültü çıkarmak (iki madenî levhanın birbirine vurulmasından çıkan ses gibi).
    He jangled the bell.
  2. çekişmek, kavga etmek.
  3. (sinirini) bozmak.
    Their continual complaints jangled her nerves.
  4. âhenksiz ses, gürültü, zırıltı, şangırtı.
    The jangle of the telephone woke me up.
  5. çekiş(me), kavga, nifak, dırıltı, vırvır.