keep a

keep a close watch on one's interests

menfaatlerini yakından korumak Fiil

keep a record of one's expenses

masraflarının kaydını tutmak Fiil

keep a record of one's expenses

masrafların kaydını tutmak Fiil

keep a union out of one's plant

bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak Fiil

keep a union out of one's plant

sendikayı işletmesinden uzak tutmak Fiil

keep a better watch over a prisoner

bir mahpusu daha iyi gözetimde tutmak Fiil

keep a building in fair repair

binayı bakımlı durumda tutmak Fiil

keep a building in repair

bir binanın sürekli bakımını yapmak Fiil

keep a business afloat

bir işi ayakta tutmak Fiil

keep a business prospect warm

bir iş olanağına sıcak bakmak Fiil

keep a child quiet

bir çocuğu susturmak Fiil

keep a civil tongue in one's head

(konuşmada) nezaketten ayrılmamak, ağzını bozmamak, dilini tutmak.
He was very angry with his boss, Fiil

Keep a civil tongue in your head!

Ağzını topla!

Keep a civil tongue in your head.

Ağzını bozma.

Keep a civil tongue in your head.

Terbiyeni bozma.

keep a close watch on

tarassut etmek Fiil

keep a contract alive

sözleşmeyi sürdürmek Fiil

keep a contract alive

bir sözleşmeyi sürdürmek Fiil

keep a cool head

tetiğini bozmak Fiil

keep a cool head

soğukkanlılığını muhafaza etmek Fiil

keep a copy of a letter

mektup bu bun kopyasını saklamak Fiil

keep a copy of a letter

bir mektubun kopyasını saklamak Fiil

keep a day open

bir günü boş bırakmak Fiil

keep a dish hot

yemeği sıcak tutmak Fiil

keep a disorderly house

genelev işletmek Fiil

keep a family

aile geçindirmek Fiil

keep a feast

bayram yapmak Fiil

keep a firm hand on

sıkı kontrolü altında bulundurmak Fiil

keep a good house

kaygısız bir hayat sürmek Fiil

keep a good table

yemeğe meraklı olmak Fiil

keep a good table

iyi yemek yapmak Fiil

keep a grocer's shop

bakkal dükkânı işletmek Fiil

keep a grocery shop

bakkal dükkânı işletmek Fiil

keep a highway in repair

bir karayolunun bakım ve onarımını yapmak Fiil

keep a hostage

rehine tutmak Fiil

keep a job open

bir işe adam almamak Fiil

keep a level head

soğukkanlılığını kaybetmemek Fiil

keep a lid on

serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek Fiil

keep a lid on costs

masrafları kısmak Fiil

keep a lid on prices

fiyatların yükselmesini önlemek Fiil

keep a list

listesini yapmak Fiil

keep a list

liste yapmak Fiil

keep a middle course

orta yoldan gitmek Fiil

keep a mistress

kapatmak Fiil

keep a mistress

metresi olmak Fiil

keep a mistress

metres tutmak Fiil

keep a newspaper

bir gazete okumak Fiil

keep a patent alive

patent hakkını sürdürmek Fiil

keep a patent alive

bir patent hakkını sürdürmek Fiil

keep a people down by force

halkı kuvvetle sindirmek Fiil

keep a people down by force

bir halkı kuvvetle sindirmek Fiil

keep a place

(biri için) yer tutmak Fiil

keep a policy alive

bir sigorta poliçesinin geçerliğini sürdürmek Fiil

keep a prisoner under guard

bir mahpusu gözetim altında tutmak Fiil

keep a promise

sözünü tutmak Fiil

keep a protective eye on

göz kulak olmak Fiil

keep a pupil in

öğrenciyi oda hapsiyle cezalandırmak Fiil

keep a record

kaydını tutmak.
Keep a record of your spendings.

keep a record of sth

bir şeyi not etmek Fiil

keep a records of proceedings

duruşmaların zaptını tutmak Fiil

keep a road in repair

bir yola devamlı bakmak Fiil

keep a schedule

(US) programa göre hareket etmek Fiil

keep a secret

sır saklamak.

keep a secret

sır saklamak.
You may keep your things here. Fiil

keep a secret correspondence

gizli gizli mektuplaşmak Fiil

keep a servant

uşak tutmak Fiil

keep a ship afloat

gemiyi yüzdürmek Fiil

keep a shop

bir dükkân işletmek Fiil

keep a shop open

bir dükkânı açık tutmak Fiil

keep a shop open

dükkânı kapatmamak Fiil

keep a shop open

dükkânı açık tutmak Fiil

keep a stiff rein

dizginleri gergin tutmak Fiil

keep a stiff upper lift

gözünün yaşına bakmamak Fiil

keep a stiff upper lip

metin olmak, (felakete) cesaretle göğüs germek, kendine hâkim olmak, fütura/korkuya kapılmamak, cesaretini/metanetini kaybetmemek.

keep a stiff upper lip

cesaretini kaybetmemek, soğukkanlı olmak.

keep a stiff upper lip

cesur olmak, cesaretini/soğukkanlılığını yitirmemek, korkuya/paniğe kapılmamak.
Although he was having Fiil

keep a straight face

gülmemek, (gülmemek için) kendini (zor) tutmak.
I found it hard to keep a straight face: Gülmemek için kendimi zor tuttum.

keep a strict account of expense

titizlikle kaydını tutmak Fiil

keep a strict watch on sb

birine göz kulak olmak Fiil

keep a term at an inn of court

hukuk derslerini izlemek Fiil

keep a tight hold of sth

bir şeyi sımsıkı tutmak Fiil

keep a tight rein on sb

birinin dizginlerini elde tutmak Fiil

keep a tight rein on sb

birinin dizginlerini sıkı tutmak Fiil

keep a tight rein on/over someone

dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.

keep a treaty

bir antlaşmaya riayet etmek Fiil

keep a watchful eye upon sb

birini gözünden ayırmamak Fiil

keep a watchful guard on

sıyanet etmek Fiil

keep a wife and seven children

bir karı ile yedi çocuk geçindirmek Fiil

keep at a distance

(a) haddini bilmek, (b) uzak durmak, sokulmamak, yaklaşmamak, fazla samimî olmamak.
They might be

keep away for a few days

birkaç gün uzak kalmak Fiil

to keep a good house

rahat

to keep a question under review

bir konuyu yakından izleme

to keep a right reserved

hakkın mahfuz tutulması

keep down a people

bir halkı baskı altında tutmak Fiil

keep for a later date

ileri bir tarihe bırakmak Fiil

keep for a later date

(sakla samanı gelir zamanı) ilerde kullanmak üzere saklamak Fiil

keep in a pupil

bir öğrenciyi okulda izinsiz bırakmak Fiil

keep in with a customer

müşteriye itina göstermek Fiil

keep interference at a minimum

müdahaleyi asgaride tutmak Fiil

keep money at a bank

banka da para tutmak Fiil

keep money at a bank

parasını bankada saklamak Fiil

keep money at a bank

bankada para tutmak Fiil

keep money at a bank

parasını bankada tutmak Fiil

keep occupation troops in a country

işgal birliklerini bir ülkede tutmak Fiil

keep occupation troops in a country

işgal birlikleri bir ülkede tutmak Fiil

keep off a subject

bir konudan uzak durmak Fiil

keep one's account open at a bank

bankadaki hesabını açık tutmak Fiil

keep order in a class room

bir sınıfta düzeni sağlamak Fiil

keep order in a classroom

sınıfta düzeni sağlamak Fiil

keep outside of a dispute

ihtilafın dışında kalmak Fiil

keep someone a

birinin bir güçlüğü yenmesine yardım etmek Fiil

keep someone at 4 dollars a day

gündeliği 4 dolardan birini çalıştırmak Fiil

keep someone at a distance

(birine) soğuk davranmak, (birisiyle) samimî olmamak, (birinden) uzak durmak.
We tried to be friendly,

keep the army on a war footing

orduyu sefere hazır tutmak Fiil

keep to a strict diet

sıkı bir rejim yapmaya devam etmek Fiil

keep track of a matter

bir meseleyi hep göz önünde tutmak Fiil

keep track of a matter

bir meselenin arkasını bırakmamak Fiil

keep up a business

bir işi yürütmek Fiil

keep up a claim

talebinde ısrar etmek Fiil

keep up a correspondence

mektuplaşmayı sürdürmek Fiil

keep up a discussion

tartışmayı sürdürmek Fiil

keep up a large house

büyük bir eve bakmak Fiil

keep up a secret correspondence

gizli gizli mektuplaşmak Fiil

keep up a secret correspondence with sb

biriyle gizlice yazışmak Fiil

keep vigil over a sick child

hasta bir çocuğun başında beklemek Fiil

keep with a customer

bir müşteriye hizmet etmek Fiil

keep/have a file on …

… hakkında bilgi/malûmat toplamak.
There's something in/on the file about him: dosyada onun hakkında bilgi vardır.