gecikme açısı İsim
fren gecikmesi
kültürde geri kalma
teslimat gecikmesi
ihracat ödemelerinde gecikme
ara gecikme
jet yorgunluğu/sersemliği: dinlenmeden büyük saat farkı olan ülkelere uçakla gidenlerin normal hayatî
fonksiyonlarında görülen aksaklık.
lag

lag behind: geri kalma(k), gecikme(k), geç kalma(k), oyalanma(k), yavaş yavaş yürüme(k).
The
child lagged because he was tired. He was lagging behind the others.
lag
azalma(k), gevşeme(k), zayıflama(k).
Interest laged as the meeting went on.
lag
(bilye oyununda oyun sırasını saptamak için) bilyeyi çizgiye
(lag line) atma(k).
lag
ger kalan/geciken şey/kimse.
lag
(harekette) gecikme/gerileme miktarı. Mekanik
lag
gerileme, evre/faz gerilemesi.
lag
sürmek, sürgüne göndermek, nefyetmek.
lag
tutuklamak, tevkif etmek.
lag
hapsetmek, hapse atmak.
lag
tutuklu, mahkûm, suçlu.
an old lag: sabıkalı.
lag
sürgün, ceza, mahkûmiyet.
lag
kasnak tahtası, fıçı/davul/kazan kasnağı yapmakta kullanılan tahta şerit.
lag
(ısı kaybını önlemek için) yalıtmak, tecrit etmek.
geri kalmak Fiil
gecikmek Fiil
arkaya kalmak Fiil
geride kalmak Fiil
siparişleri karşılamada geri kalmak Fiil
siparişleri karşılamada geri kalmak Fiil
birinin arkasında kalmak Fiil
tahsilatta gecikme
yatırım gecikmesi
siparişlerde gecikme
kaşarlanmış hilekâr
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası. İsim
haber boşluğu
geri kalmamak
tanınmayı geciktirmek Fiil
satış bolluğu
ara, fasıla, gecikme süresi.

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Şaka, latîfe