1. (a) serbest bırakmak, kendi haline terketmek, kapıp koyvermek, (b) kovmak, işine son vermek, (c) ilgiyi
    kesmek, hissesinden/payından vazgeçmek.
    Let go! Bırak!
  2. (a) serbest bırakmak, salıvermek, (gitmesine) izin vermek, (elinden) kaçırmak, koyuvermek.
    to let
    go a rope or an anchor: halatı/demiri salıvermek.
    Let me go: İzin verin/bırakın gideyim. (b) terketmek, vazgeçmek, feragat etmek.
    He let go all thought of winning a prize.
aç bırakmak Fiil
kıymak Fiil
...'i koyuvermek Fiil
...'i bırakmak Fiil
...'i serbest bırakmak Fiil
birşeyi bırakmak Fiil
bırakmak Fiil
demiri funda etmek.
(daha önemli/ acele bir şeyden dolayı) kenara at(ıl)mak, geçici olarak terketmek/edilmek.
gemiyi kaderine bırakmak Fiil
bir şeyi ne hali varsa görsün diye bırakmak Fiil
bir gemiyi kaderine bırakmak Fiil
o kadarıyla bırakmak Fiil
işi burada bırakmak Fiil
yetinmek Fiil
o kadarla yetinmek Fiil
(a) serbest kalmak, bağlardan/tahditlerden/sınırlamalardan kurtulmak, serazat olmak, (b) kendini salıvermek,
kendine dikkat etmemek.
bir konuyu geniş olarak ele almak Fiil
birinin gitmesine izin vermek Fiil
birini salıvermek Fiil
birini işten çıkarmak Fiil
birini serbest bırakmak Fiil
birşeyi umursamamak Fiil
birşey konusunda tasalanmayı bırakmak Fiil
birşey hakkında kaygılanmayı bırakmak Fiil
birşeyi görmezden gelmek Fiil
okutmak Fiil
birşeye göz yummak Fiil
birşeyi dert etmemek Fiil
birşeyi hoşgörmek Fiil
gemiyi kaderine bırakmak Fiil
kendini bırakmak Fiil
kendini salmak Fiil
kendini koyuvermek Fiil
kendini dağıtmak Fiil
işleri oluruna bırakmak Fiil
rahatlamak Fiil
mola etmek Fiil, Denizcilik