manner

act in a confused manner

bocalamak Fiil

an acceptable manner

kabul edilebilir bir tarz

answer in an easy manner

kolayca cevap vermek Fiil

assume a threatening manner

horozlanmak Fiil

assume or to adopt (a specified) manner

tavır vrı almak Fiil

bedside manner

yatmakta olan bir hastaya karşı doktorun tutumu

bedside manner

davranışı

business manner

iş hayatı görgü kuralları İsim

conduct oneself in a proper manner

doğru dürüst hareket etmek Fiil

do something in a workmanlike manner

bir şeyi ustaya yakışır şekilde yapmak Fiil

easy manner

serbestlik

eat in a haphazard manner

abur cubur yemek Fiil

frost in sb's manner

soğuk davranış

handle a situation in a masterly manner

bir durumu ustaca idare etmek Fiil

have a great distinction of manner

seçkin davranışı olmak Fiil

have an engaging manner

hoş tavrı olmak Fiil

have quite a manner

havası olmak Fiil

in a brotherly manner

kardeşçe

in a crestfallen manner

süklüm püklüm

in a disorderly and noisy manner

harrangürra haragüra

in a friendly manner

arkadaşça

in a gentelmanly manner

centilmence

in a professional manner

profesyonel olarak

in a refined manner

kibarca

in a sisterly manner

kardeşçe

in an offhand manner

rastgele

in an oppressive manner

ezici bir tarzda

in matter and manner

hem biçim hem de içerik bakımından

in that manner

öyle

insinuating manner

ima yoluyla

insinuating manner

sinsi bir şekilde

laugh and talk together in a vivacious manner

fıkırdaşmak Fiil

liberal manner

kendini sıkmayış

liberal manner

doğal davranış

liberal manner

tutuk olmayan davranış

pothouse manner

meyhaneci davranış davranmaı

rustic manner

köylü davranışı

rustic manner

köylü davranış davranmaı

sb who has an easy manner

rahat

speak in an offensive manner

acı konuşmak Fiil

telephone manner

telefonla konuşma adabı

the grand manner

eski usul davranış

the grand manner

eski usul davranış davranma

to have an awkward manner

beceriksiz

to have an awkward manner

köylü gibi davranış

treat someone in a princely manner

birine karşı soylu davranmak Fiil

treat someone in an offhand manner

birine gereken ilgiyi göstermemek Fiil

manner of address

hitap şekli

manner of calculation

hesap tarzı

manner of conduct

tutum

manner of conveyance

nakliye şekli

manner of delivery

nakliye şekli

manner of delivery

teslimat şekli

manner of interpretation

yorum şekli

manner of living

gidiş

manner of packing

ambalaj şekli

manner of payment

ödeme şekli

manner of rising

kalkış

manner of telling

anlatış

manner of voting

oy verme şekli

manner of working

çalışma şekli

act or manner of seeing

görüş

all manner of political goals

her türlü siyasi amaç

all manner of things

her çeşit şey

by all manner of means

muhakkak, mutlaka, herhalde, elbette.
no manner of doubt: kuşkusuz, hiç şüphe yok.

by no manner of means

asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.

constrained manner to find oneself constrained to do sth

yapmacık davranış ; bir şey yapmak zorunda kalmak .

In a manner of speaking.

Öyle sayılır.

in a manner of speaking

bir anlamda, bir bakıma, tabir caizse, söz gelişi, aşağı yukarı, takriben, denilebilir ki.

in any manner whatsoever

hangi şekilde olursa olsun Zarf

in any manner whatsoever

herhangi bir şekilde Zarf

in any manner whatsoever

hangi biçimde olursa olsun Zarf

in any manner whatsoever

herhangi bir biçimde Zarf

in any manner whatsoever

her ne suretle olursa olsun Zarf

not by any manner of means

asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.

polished (action , manner , style

zarif

the manner in which something is arranged

tertip

the manner in which something is organized

tertibat

the manner of holding sth

tutuş

to the manner born

(a) doğuştan kibar/asil, (b) doğuştan alışmış.
as (if) to the manner born: sanki böyle/bu iş için doğmuş.