1. Fiil gözetlemek, gözlemek, gözlemlemek, tarassut etmek.
    to observe an eclipse. An astronomer observes the
    stars. To observe the enemy.
  2. Fiil incelemek, dikkatle bakmak, müşahede etmek, dikkat etmek.
  3. Fiil (fikir/mütalea vb.) beyan etmek, ileri sürmek.
    “Foul weather!” the captain observed.
  4. Fiil (davranış, durum vb.) korumak, sürdürmek, muhafaza etmek.
    You must observe quiet.
    to observe
    silence: sessizliği korumak, ağzını açmamak.
  5. Fiil riayet/itaat etmek, baş eğmek, saygı göstermek, uymak.
    to observe a rule/a law.
  6. Fiil kutlamak, tes'it etmek.
    to observe a national holiday.
  7. Fiil farketmek, farkına varmak, farkında olmak.
    I observed nothing queer in his behavior.
    He never
    observes anything: Hiçbir şeyin farkına varmaz.
  8. Fiil gözlemcilik yapmak, tarassut etmek, müşahit olmak.
  9. Fiil yorumlamak, mütaleada bulunmak, ihtar etmek, düşüncesini belirtmek.
müşahede İsim
gözetmek Fiil
doğum gününü kutlamak Fiil
bir şarta uymak Fiil
tebcil etmek Fiil
kanuna uymak Fiil
bir kanuna uymak Fiil
diyet yapmak Fiil
kurala uymak Fiil
bir kurala uymak Fiil
ihbar süresine uymak Fiil
zamansınırını gözetmek Fiil
zaman sınırını gözetmek Fiil
bir zaman sınırı gözetmek Fiil
bir yıldönümünü kutlamak Fiil
mal stoğunu kontrol etmek Fiil
mal stokunu kontrol etmek Fiil
dikkatle bakmak Fiil
dikkat göstermek Fiil
kollamak Fiil
finans kurallarına uymak Fiil
patent haklarına riayet etmek Fiil
patent haklarına riayet etmek Fiil
gözetlemek Fiil
seyirci kalmak Fiil
hiç sır vermemek Fiil
esas sözleşmenin maddelerine uymak
düşmanın hareketlerini gözetlemek Fiil
etikete riayet etmek Fiil
ihbar süresine uymak Fiil
ihbar süresine riayet etmek Fiil
görgü kurallarına uymak Fiil
bir kanunun hükümlerine uymak Fiil
zamanaşımına riayet etmek Fiil
vadeye uymada kusur etmek Fiil
tüzüğe riayet etmeme