Available on App Store
Get it on Google Play
EN
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
predicate
Geniş Tasarım
İngilizce-Türkçe
Terimler/Kalıplar
Ingilizce-Türkçe Çeviri
Fiil
doğrulamak, teyit etmek, açıklamak, beyan/iddia etmek, öne sürmek.
It has been predicated that a seismic
shock was the cause of these phenomena.
Fiil
belirtmek, ifade etmek, göstermek, ima/murat etmek, demeye gelmek, zımnen delâlet etmek, akla getirmek.
Fiil, Mantık
(a) beyan/iddia/ifade etmek, ileri sürmek, (b) yüklemlemek, bir termi önermeye yüklem yapmak.
Fiil
predicate on
: dayan(dır)mak, istinat et(tir)mek, isnat etmek, atfetmek.
Everything was predicated
on getting to the airport with time to spare: Her şey hava alanına vaktinden önce gitmeye dayanıyordu.
doğrulanan, beyan/teyit/iddia edilen, açıklanan, öne sürülen.
ima edilen.
dayanan, istinat eden.
gr. man. yüklem+, yüklem(sel), haber, müsnet, bir tümcede özneden başka her şey.
“I decided what to
do.” tümcesinde “
decided what to do.”
yüklemdir.
Mantık
yüklem: bir önerme ya da yargıda özne üzerine söylenen/özneye yüklenen eylem/şey.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler
predicate adjective
yüklemsel sıfat, yüklem sıfatı: tümcede yüklem olarak kullanılan sıfat.
“He is dead”
ve
“It
made him sick” tümcelerindeki
“dead”
ve
“sick”
sıfatları gibi.
predicate crime
öncül suç
İsim, Ceza Hukuku
predicate nominative
yalın yüklem.
predicate noun
yüklemsel ad , yüklem olarak kullanılan ad.
“He is the king”
deki
“king”
gibi.
predicate objective
objective complement
predicate offence
öncül suç
İsim, Ceza Hukuku
predicate offender
öncül suç faili
İsim, Ceza Hukuku
predicate offense
öncül suç
İsim, Hukuk
predicate the goodness of a motive
bir saikin geçerliğini doğrulamak
Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.