1. Fiil, Hukuk tanık olarak çağırmak
  2. (a) (elbise) giymek, (b) taklidini yapmak, (tavır vb.) takınmak, (c) (piyes) sahneye koy(dur)mak.
    put
    a play on. (d) üzerine koymak/yüklemek, eklemek, katmak, ilâve etmek, (e) şişmanlamak, toplamak, kilo almak.
    put on weight: şişmanlamak. (f)
    argo aldatmak, matrak geçmek, alay etmek.
    You're only puting me on!: Benimle alay ediyorsun! (e) (ateş/ışık) yakmak, (radyo vb.) açmak, (makine vb.) çalıştırmak.
    put the radio on! Radyoyu aç!
    put the light on! Işığı yak.
    to put the brakes on: fren yapmak. (f)
    put on airs: caka satmak, (g)
    They put the police on to him: Polisi onun peşine taktılar/onu polise ihbar ettiler. (h)
    Can you put me on to a good dentist: Bana iyi bir dişçi tavsiye edebilir misiniz? (i)
    put the arm on = put the bite on: para istemek.
Tam adını koyamıyorum. Cümle, Deyim
Tam nedir bilmiyorum. Cümle, Deyim
Net bir şekilde tanımlayamıyorum. Cümle, Deyim
kişilik giysilerini giymek Fiil
külahını önüne koymak Fiil
inceden inceye yeniden gözden geçirmek Fiil
kravatıni bağlamak Fiil
takılmak Fiil
sahnelemek Fiil
karneye bindirmek Fiil
smokin giymek Fiil
sofraya tabak koymak Fiil
yüzü kararlı bir ifade almak Fiil
maske takmak Fiil
oyun vermek Fiil
kâr yoluna sokmak Fiil
(a) olay çıkarmak, (b)
k.d. kıyameti koparmak.
bir oyunu sahneye koymak Fiil
surat asmak Fiil
pul yapıştırmak Fiil
kibirlenmek, böbürlenmek, birtakım haller/tavırlar takınmak, numara yapmak.
As their fortune increased,
they began to put on airs: Servetleri arttıkça kibirlenmeye başladılar.
caka satmak Fiil
fiyaka yapmak Fiil
masum havası takınmak Fiil
frene basmak Fiil
ilave tren seferi koymak Fiil
ilâve tren seferi koymak Fiil
kaydetmek Fiil
hava atmak Fiil
kendine süs vermek Fiil
son sürat gitmek Fiil
mal ısmarlamak Fiil
(US) kendini güvence altına almak Fiil
ithal kısıtlamaları getirmek Fiil
makyaj yapmak Fiil
boyanmak Fiil
ek vagon takmak Fiil
(a) palyaço gibi /rengârenk giyinmek, (b) palyaçoluk etmek, (c) gülünç düşmek, rezil olmak.
kara giymek Fiil
paketleri numaralamak Fiil
satılığa çıkarmak Fiil
kibirli tavır almak Fiil
böbürlenmek Fiil
özel tren seferi koymak Fiil
kibarlık taslamak Fiil
gündeme almak Fiil
deftere kaydetmek Fiil
frene basmak Fiil
böbürlenmek, çalım satmak, poz takınmak, hindi gibi kabarmak, kendine zengin/önemli süsü vermek.
dosyaya koymak Fiil
(US) birini zorlamak Fiil
yumruklaşmak, boks etmek.
pikabı açmak Fiil
birini sıkı bir sorguya çekmek Fiil
sakat numarası yapmak Fiil
önemini duyurmak Fiil
ortaya çıkarmak Fiil
piyasaya sürmek Fiil, İşletme
piyasaya çıkarmak Fiil
pazara çıkarmak Fiil, Reklamcılık
şiddetle eleştirmek.
işkence sehpasına germek Fiil
kayda/sicile geçirmek, kaydetmek.
gösterişli/lüks hayat sürmek, zenginliğini/servetini herkese göstermeye çalışmak
aynı seviyeye getirmek Fiil
aynı düzeye getirmek Fiil
savsaklamak Fiil
sürüncemede bırakmak Fiil
hasta yazmak Fiil
(a) müşkül durumda bırakmak, (b) hesap vermeye/durumu açıklamaya mecbur etmek.
işe almak Fiil
kızağa çekmek Fiil
sosyal yardım listesine koymak Fiil
bilgiçlik etmek Fiil
mahkemeye vermek Fiil
veto hakkını kullanmak Fiil
şişmanlamak, kilo almak.
lose weight: zayıflamak, kilo kaybetmek.
dikkatini çekmek.
hiçbir şey gizlememek, herşeyi olduğu gibi (samimiyetle) açıklamak, gizlisi kapaklısı olmamak.
makyajını yapmak Fiil
keşfetmek, teşhis etmek, bulmak, (üstüne) parmak basmak.
parmağını hassas noktaya basmak Fiil
parmağını birinin zayıf noktasına basmak Fiil
yaraya parmak basmak Fiil
topal atla yarışa çıkmak.
adını listeye koymak Fiil
adını listeye koymak Fiil
bir şirkete kendi damgasını basmak Fiil
her şeyi öne sürmek Fiil
her şeyine bahse girmek Fiil
(yarışta) bütün parasını bir at üzerine koyarak bahse girmek.
derin düşünmek, düşüncelere/tefekküre dalmak.
ciddi düşünmek Fiil
şartlı tahliye edilmek Fiil
hesap vermeye davet edilmek Fiil
(a) üstüne basmak, tam isabet ettirmek, olduğu gibi hatırlamak, göstermek, (b) (isabetle) bulmak, bulup
çıkarmak, keşfetmek.
I can't quite put my finger on what's wrong with the engine.
lay one's finger on the cause: sebebini bulmak, meselenin esasına parmağını basmak.
enflasyonu frenlemek Fiil
bir şeyi frenlemek Fiil
üretimi frenlemek Fiil
üretimi yavaşlatmak Fiil
imalatı kısmak Fiil
birşeyi suya düşürmek Fiil
birşeyin tadını kaçırmak Fiil
birşeyin keyfini kaçırmak Fiil
birşeyi zehir etmek Fiil
tarihlendirmek Fiil
memnun olmadığı halde memnun görünmek Fiil
bir şeyi işaretlemek Fiil
ödül koymak Fiil
paha biçmek Fiil
bir şey için ödül koymak Fiil
'e dar bir yorum getirmek Fiil
…'i aydınlatmak/açıklamak/izah etmek.
pullamak Fiil
tapalamak Fiil
ticaret hayatına öldürücü kısıtlamalar getirmek Fiil
bir şeye vergi koymak Fiil
kravat takmak Fiil
'i geniş yorumlamak Fiil
bilemek, keskinleştirmek.
Not putting too fine an edge upon it: kılı kırk yarmadan.
ambargo koymak Fiil
kaleme almak Fiil
gündeme koymak Fiil
zamanında inmek Fiil
malları sipariş listesine koymak Fiil
sıkboğaz etmek Fiil
ağzından kaçırmak Fiil
tendürdiyot sürmek Fiil
büyütmek Fiil
abartmak Fiil
(Br) valize etiket takmak Fiil
valize etiket takmak Fiil
ambalajları numaralamak Fiil
ödünç vermek Fiil
zorlamak Fiil
...'e baskı yapmak Fiil
...'i tazyik etmek Fiil
... üzerinde baskı kurmak Fiil
... üzerinde baskı oluşturmak Fiil
birine baskı yapmak Fiil
sıkıştırmak Fiil
sıkmak Fiil
birini zorlamak Fiil
birine baskı yapmak Fiil
müdüriyete baskı yapmak Fiil
takılmak, yalan uydurarak şaka yapmak, matrak geçmek.
birini otobüse bindirmek Fiil
birine vakıftan düzenli yardım etmek Fiil
işe koymak Fiil
birini uçağa bindirmek Fiil
maaş bağlamak Fiil
birini hali vakti yerinde yapmak Fiil
birini söz üzerine şartlı tahliye etmek Fiil
birini yakalamak Fiil
aylık bağlamak Fiil
birini karneye bağlamak Fiil
birini haraca kesmek Fiil
birini sınamak Fiil
birine birini vermek (telefonda) Fiil
birine birini ayarlamak Fiil
birini birine bağlamak (telefonda) Fiil
birine bir şeyi yutturmak Fiil
kâğıda dökmek Fiil
takmak Fiil
bir şeyi dosyaya kaydetmek Fiil
bir şeyi resmen açıklamak Fiil
bir yerin adını duyurmak Fiil
kandırmak, aldatmak, faka bastırmak, yutturmak.
kâr hadlerini kısıtlamak Fiil
(a) el açmak, para istemek, dilenmek, (b) zorla uzaklaştırmak, yaklaştırmamak.
(borç veya bağış olarak) para koparmaya çalışmak.
Because he was the richest man in town, the orphanage
always put the bee on him at Christmas: Kasabanın en zengin adamı olduğu için Noelde yetimhane daima ondan para koparmaya çalışırdı.
(a) (birinden) para sızdırmaya çalışmak, (b) kancayı takmak, zorla/tehditle birisinden para almak, şantaj yapmak.
bir şeye tarih atmak Fiil
(a) (suç ortağını) polise haber vermek, ihbar etmek, ele vermek, (b) soyulacak evi/kurbanını) seçmek.
göstermek Fiil
birine çamur atmak Fiil
gammazlık etmek Fiil
biri hakkında istihbarat vermek Fiil
birini ele vermek Fiil
biri hakkında bilgi vermek Fiil
(Br) canına tak etmek Fiil
ağzına gem vurmak Fiil
bu kadarı da fazla olmak Fiil
şanssızlık getirmek Fiil
engel olmak Fiil
durdurmak Fiil
telefonu sessize almak Fiil
cereyanı yeniden vermek Fiil
zorlamak, icbar etmek, sıkıştırmak.
birine işkence etmek Fiil
zorlamak, baskı yapmak, tazyik etmek, sıkıştırmak.
teyakkuz durumu ilan etmek Fiil
işçileri sokağa atmak Fiil
kocatmak Fiil
(bir işe) para yatırmak, yatırım yapmak.