Tam adını koyamıyorum.
Cümle, Deyim
Tam nedir bilmiyorum.
Cümle, Deyim
Net bir şekilde tanımlayamıyorum.
Cümle, Deyim
kişilik giysilerini giymek
Fiil
külahını önüne koymak
Fiil
inceden inceye yeniden gözden geçirmek
Fiil
sofraya tabak koymak
Fiil
yüzü kararlı bir ifade almak
Fiil
(a) olay çıkarmak, (b)
k.d. kıyameti koparmak.
bir oyunu sahneye koymak
Fiil
kibirlenmek, böbürlenmek, birtakım haller/tavırlar takınmak, numara yapmak.
As their fortune increased, they began to put on airs: Servetleri arttıkça kibirlenmeye başladılar.
masum havası takınmak
Fiil
ilave tren seferi koymak
Fiil
ilâve tren seferi koymak
Fiil
(US) kendini güvence altına almak
Fiil
ithal kısıtlamaları getirmek
Fiil
(a) palyaço gibi /rengârenk giyinmek, (b) palyaçoluk etmek, (c) gülünç düşmek, rezil olmak.
paketleri numaralamak
Fiil
özel tren seferi koymak
Fiil
böbürlenmek, çalım satmak, poz takınmak, hindi gibi kabarmak, kendine zengin/önemli süsü vermek.
(US) birini zorlamak
Fiil
yumruklaşmak, boks etmek.
birini sıkı bir sorguya çekmek
Fiil
sakat numarası yapmak
Fiil
piyasaya sürmek
Fiil, İşletme
pazara çıkarmak
Fiil, Reklamcılık
işkence sehpasına germek
Fiil
kayda/sicile geçirmek, kaydetmek.
gösterişli/lüks hayat sürmek, zenginliğini/servetini herkese göstermeye çalışmak
aynı seviyeye getirmek
Fiil
aynı düzeye getirmek
Fiil
sürüncemede bırakmak
Fiil
(a) müşkül durumda bırakmak, (b) hesap vermeye/durumu açıklamaya mecbur etmek.
sosyal yardım listesine koymak
Fiil
veto hakkını kullanmak
Fiil
şişmanlamak, kilo almak.
lose weight: zayıflamak, kilo kaybetmek.
hiçbir şey gizlememek, herşeyi olduğu gibi (samimiyetle) açıklamak, gizlisi kapaklısı olmamak.
keşfetmek, teşhis etmek, bulmak, (üstüne) parmak basmak.
parmağını hassas noktaya basmak
Fiil
parmağını birinin zayıf noktasına basmak
Fiil
yaraya parmak basmak
Fiil
topal atla yarışa çıkmak.
adını listeye koymak
Fiil
adını listeye koymak
Fiil
bir şirkete kendi damgasını basmak
Fiil
her şeyine bahse girmek
Fiil
(yarışta) bütün parasını bir at üzerine koyarak bahse girmek.
derin düşünmek, düşüncelere/tefekküre dalmak.
şartlı tahliye edilmek
Fiil
hesap vermeye davet edilmek
Fiil
(a) üstüne basmak, tam isabet ettirmek, olduğu gibi hatırlamak, göstermek, (b) (isabetle) bulmak, bulup
çıkarmak, keşfetmek.
I can't quite put my finger on what's wrong with the engine.
lay one's finger on the cause: sebebini bulmak, meselenin esasına parmağını basmak.
enflasyonu frenlemek
Fiil
birşeyi suya düşürmek
Fiil
birşeyin tadını kaçırmak
Fiil
birşeyin keyfini kaçırmak
Fiil
memnun olmadığı halde memnun görünmek
Fiil
bir şeyi işaretlemek
Fiil
bir şey için ödül koymak
Fiil
'e dar bir yorum getirmek
Fiil
…'i aydınlatmak/açıklamak/izah etmek.
ticaret hayatına öldürücü kısıtlamalar getirmek
Fiil
bir şeye vergi koymak
Fiil
bilemek, keskinleştirmek.
Not putting too fine an edge upon it: kılı kırk yarmadan.
malları sipariş listesine koymak
Fiil
(Br) valize etiket takmak
Fiil
valize etiket takmak
Fiil
ambalajları numaralamak
Fiil
... üzerinde baskı kurmak
Fiil
... üzerinde baskı oluşturmak
Fiil
müdüriyete baskı yapmak
Fiil
takılmak, yalan uydurarak şaka yapmak, matrak geçmek.
birini otobüse bindirmek
Fiil
birine vakıftan düzenli yardım etmek
Fiil
birini uçağa bindirmek
Fiil
birini hali vakti yerinde yapmak
Fiil
birini söz üzerine şartlı tahliye etmek
Fiil
birini karneye bağlamak
Fiil
birini haraca kesmek
Fiil
birine birini vermek (telefonda)
Fiil
birine birini ayarlamak
Fiil
birini birine bağlamak (telefonda)
Fiil
birine bir şeyi yutturmak
Fiil
bir şeyi dosyaya kaydetmek
Fiil
bir şeyi resmen açıklamak
Fiil
bir yerin adını duyurmak
Fiil
kandırmak, aldatmak, faka bastırmak, yutturmak.
kâr hadlerini kısıtlamak
Fiil
(a) el açmak, para istemek, dilenmek, (b) zorla uzaklaştırmak, yaklaştırmamak.
(borç veya bağış olarak) para koparmaya çalışmak.
Because he was the richest man in town, the orphanage always put the bee on him at Christmas: Kasabanın en zengin adamı olduğu için Noelde yetimhane daima ondan para koparmaya çalışırdı.
(a) (birinden) para sızdırmaya çalışmak, (b) kancayı takmak, zorla/tehditle birisinden para almak, şantaj yapmak.
bir şeye tarih atmak
Fiil
(a) (suç ortağını) polise haber vermek, ihbar etmek, ele vermek, (b) soyulacak evi/kurbanını) seçmek.
biri hakkında istihbarat vermek
Fiil
biri hakkında bilgi vermek
Fiil
(Br) canına tak etmek
Fiil
bu kadarı da fazla olmak
Fiil
telefonu sessize almak
Fiil
cereyanı yeniden vermek
Fiil
zorlamak, icbar etmek, sıkıştırmak.
birine işkence etmek
Fiil
zorlamak, baskı yapmak, tazyik etmek, sıkıştırmak.
teyakkuz durumu ilan etmek
Fiil
işçileri sokağa atmak
Fiil
(bir işe) para yatırmak, yatırım yapmak.