1. Fiil gevşe(t)mek.
    He relaxed his grip on her arm.
  2. Fiil tavsa(t)mak, (gayret/dikkat vb.) azal(t)mak, yavaşla(t)mak, yumuşa(t)mak.
    to relax one's efforts.
    I was determined not to relax my own vigilance.
  3. Fiil (kural/disiplin) hafifle(t)mek, gevşe(t)mek, zayıfla(t)mak.
    He had no intention to relax his policies.
  4. Fiil dinlen(dir)mek, istirahat et(tir)mek, yorgunluğunu gidermek.
    Just lie down and relax. Some people
    can't even relax when they are at home.
  5. Fiil endişeden/üzüntüden uzaklaşmak, gönlünü ferah tutmak, aldırmamak, boş vermek, işi oluruna bırakmak.
çabalarını gevşetmek Fiil
çabalarını azaltmak Fiil
çabalarını gevşetmek Fiil
sesini yumuşatmak Fiil
bir ablukayı zayıflatmak Fiil
ablukayı gevşetmek Fiil
bir kanunu yumuşatmak Fiil
bir cezayı yumuşatmak Fiil
bir cezayı hafifletmek Fiil
bir saat dinlenmek Fiil
disiplini gevşetmek Fiil
bir cezayı hafifletmek Fiil
şartları hafifletmek Fiil
kayıtları gevşetmek Fiil
kuralları yumuşatmak Fiil
gerilimi gevşetmek Fiil
kontrolleri gevşetmek Fiil
para politikasını gevşetmek Fiil
mevzuatı gevşetmek Fiil
para politikasını gevşetmek üzere olmak Fiil