1. İsim hatır, uğur.
    for my sake : hatırım için.
    for the sake of peace: barış uğruna.
    for God's/Christ's/heaven's/goodness/pity's
    sake: Allah aşkına.
    What do you want from me, for God's sake? Allah aşkına, benden ne istiyorsun?
    For heaven's sake , don't tell anyone: Allah aşkına kimseye söyleme.
  2. İsim maksat, niyet, gaye.
    for the sake of clarity: aydınlatmak maksadı ile, anlaşılsın diye.
    I usually
    check from time to time, just for safety's sake: Sırf güvenlik maksadı ile zaman zaman kontrol ederim.
    for the sake of argument: farzedelim ki.
  3. İsim yarar, çıkar, menfaat.
    If you won't do it for your own sake , then do it for my sake: Eğer kendi
    menfaatin için yapmayacaksan bari benim hatırım için yap.
  4. İsim Japon rakısı (pirinçten yapılır).
    saké, saki ile ayni anlama gelir.
ailesinin hatırı için bir şey yapmak Fiil
bir şeyi âdet yerini bulsun diye yapmak Fiil
sırf görüneyim diye
sırf açıklamak maksadıyla
vicdanen rahatlamak için.
He gave her back the money he'd stolen, for conscience's sake.
âdet yerini bulsun diye
tasarruf amacıyla
Allahını seversen
Allah rızası için
Allah aşkına
aman (int)
Allah aşkına, Allahını seversen.
şeref uğruna
kendi için
Allah aşkına! Allah rızası için! ne olur!
hatırım için
Allah aşkına!
For pity's sake, leave me alone!
âdet yerini bulsun diye
güvenlik için
kendi iyiliğin için Zarf
adaş
bir yere sırf boy göstermek için gitmek Fiil
tenezzül etmek Fiil
fisebilillah Zarf, Din ve İnanç
zevahiri kurtarmak için
âdet yerini bulsun diye
formalite gereği
barış uğruna
sulh ve sükûn uğruna
kolaylık için
fedakârlığa katlanmak Fiil