1. İsim vaktinden önce davranıp en iyi hazine arsasını ucuza elde eden kimse.
    Sooner: Oklahomalı, Oklahoma
    yerlisi.
    sooner State: Oklahoma (takma ad).
gitmektense burada kalmayı tercih ederim
tercihen, en iyisi, bari.
I would sooner not go: Ben gitmesem daha iyi; gitmemeyi tercih ederim.

I really don't want to go there. I'd just as soon turn around and go back: Cidden oraya gitmek istemiyorum, en iyisi geri döneyim.
Death sooner than slavery: Ölüm esaretten yeğdir.
I would sooner die: Ölürüm de bunu yapmam.
… -tense (tercih bildirir).
I would sooner read than watch TV: TV seyretmektense okurum daha iyi
(Okumayı TV seyretmeye tercih ederim).
ergeç, eninde sonunda.
ergeç, eninde sonunda, nasıl olsa.
demesiyle yapması bir oldu.