Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. adaleli
  2. kuvvetli, güçlü.
    a strong nation. a strong army. He is a strong man.
    An army ten thousand strong:
    On bin kişilik bir ordu.
  3. zorlu, zorlayıcı, etkili, müessir, sert, şiddetli.
    strong measures.
  4. dayanıklı, sağlam.
    strong walls. strong defense. a strong economy.
  5. sağlam, mantıkî, inandırıcı, ikna edici.
    strong arguments.
  6. gayretli, cevval, ateşli, esaslı.
    He's a strong Democrat: Ateşli bir demokrattır.
  7. gayretli, faal, enerjik.
  8. cesur, yiğit.
    a strong soldier.
  9. yetenekli, kabiliyetli, becerikli.
    He is very strong in mathematics.
    Politeness is not his
    strong point: Kibarlıktan pek anlamaz.
  10. şiddetli.
    strong winds.
  11. apaçık, bariz, hemen göze çarpan.
    strong evidence: apaçık delil.
    He bears a strong resemblance
    to his father: Tıpkı babasına benziyor.
  12. sert, dokunaklı (söz vb.).
    strong language: sert sözler, küfürbazlık.
  13. (renk/ışık) koyu, keskin.
  14. yoğun, derişik, koyu.
    strong tea: koyu çay.
    strong solution: koyu eriyik.
  15. (içki) sert, keskin, alkol oranı çok.
    strong drink: sert içki.
  16. metin, iradeli, kararlı, azimli, sebatlı, tuttuğunu koparan.
  17. Ekonomi sağlam, değerini koruyan veya gittikçe kıymetlenen.
    strong market: sağlam piyasa.
  18. kuvvetli, büyütme gücü fazla.
    a strong microscope.
    strong light: kuvvetli ışık.
  19. ağır kokulu, ağırlaşmış, bozulmaya yüztutmuş, yiti(leşmiş).
    strong butter: yiti tereyağı.
    strong
    cheese: ağır kokulu peynir.
  20. Gramer mastarın sesli harfinin değişmesi ile geçmiş zamanlarını teşkil eden (fiil):
    sing, sang, sung gibi.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

strong-willed
iradeli Sıfat
(blow) strong
hızlı
(building) strong
müstahkem
an army of ten thousand strong
on bin kişilik ordu
become powerful or strong
kuvvetlenmek Fiil
become strong
sağlamlaşmak Fiil
become strong
perçinleşmek Fiil
come it a bit strong
(Br) haddini aşmak Fiil
come on strong
kuvvetli bir tesir bırakmak, fazlasıyla etkilemek.
come strong
kuvvetlenmek Fiil
financially strong
sermayesi güçlü
get strong
güçlenmek Fiil
go it rather strong
ölçüyü aşmak Fiil
go it rather strong
bir şey abartmak Fiil
going strong
zengin
going strong
başarılı olma
going strong
canla başla devam etmek Fiil
grow strong
palazlamak palazlanmak Fiil
hot and strong
sağlam
hot and strong
becerikli
make something strong
sertleştirmek Fiil
make something strong
kavileştirmek Fiil
not strong
zayıf
slender and strong
tığ gibi
tall and strong
dağ gibi
very strong
sapasağlam sapsağlam
strong and healthy
tüvana
strong argument
kuvvetli delil
strong arm methods
(US) zor kullanma yöntemleri İsim
strong army
kuvvetli ordu
strong attack against government policy
hükümet politikasına karşı güçlü saldırı
strong attack against the government's policy
hükümet politikasına karşı güçlü saldırı
strong bear hug
bir şirketin devir alınması sırasında
strong bear hug
yapılan tekliflerle ilgili söylentilerin hedef şirkete baskı yapması
strong body of evidence
yeterli delil
strong box
kasa
strong breeze
kuvvetli rüzgâr, Beaufort ölçeğinde saatte 25-30 mil (40-48 km.) hızla esen rüzgâr. İsim
strong candidate
güçlü aday
strong cheese
ağır kokulu peynir
strong coalition
güçlü koalisyon İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
strong competition
güçlü rekabet
strong criticism
hücum
strong currency
sağlam para
strong currency countries
sağlam paralı ülkeler İsim
strong custom
kök salmış âdet
strong demand
büyük talep
strong demand
yüksek talep
strong desire
sevda
strong dislike of sth
nefret
strong drink
sert içki
strong feelings
kesin kanı
strong finances
iyi mali durum İsim
strong force of police
güçlü polis kuvveti
strong gale
kuvvetli fırtına, Beaufort ölçeğinde saatte 47-54 mil (75.6-86.9 km.) hızla esen rüzgâr. İsim
strong hand
gayri menkule
strong hand
özellikle de konuta tecavüz eylemlerinde suçun şiddet ve zor kullanarak ya da çok sayıda kimselerle işlenmesi
strong in character
metin
strong interest
ihtiras
strong language
ağır söz
strong language
sert ve ağır sözler
strong language
küfür
strong management
güdümlü yönetim
strong market
müsait piyasa (talep yüksek ve arz yetersiz olduğu için fiyatların artmakta olduğu piyasa
strong market
borsanın yükselmesi
strong market
pahalılık
strong meat
kabul edilmesi zor olan mesele
strong mind
sağlam irade
strong mind
düşünce kararlılığı
strong minded
iradeli
strong minded
kararlı
strong minded
azimli
strong nation
güçlü millet
strong partisan
güçlü yandaş
strong partisan
koyu taraftar
strong personality
kuvvetli şahsiyet
strong point
güçlü olunan nokta
strong point
kişinin kuvvetli yanı
strong point
ağırlık merkezi
strong prejudice
güçlü önyargı
strong prejudice
kuvvetli önyargı
strong presumption
zann-ı galip İsim, Din ve İnanç
strong presumption
galip zan İsim, Din ve İnanç
strong principles
şaşmaz ilkeler İsim
strong protest
kuvvetli protesto
strong room
kasa odası İsim
strong stuff
sert tütün
strong suspicion
kuvvetli kuşku
strong tea
koyu çay
strong tendency in prices
fiyatlarda istikrar
strong upward tendency
güçlü yükselme eğilimi
strong voice
gürül gürül
be in a strong position
güçlü bir mevkide olmak Fiil
be in a strong position
güçlü mevkide olmak Fiil
be in strong heart
keyfi yerinde olmak Fiil
be strong against sth
bir şeye karşı kararlı olmak Fiil
be the strong man in the organization
bir teşkilatta önemli adam olmak Fiil
bear the mark of a strong conviction
iyice kanaat getirmiş görünmek Fiil
cates or strong boxes
sandıkçı
emerge into a strong position from the elections
seçimlerde sağlam bir mevkie yükselmek Fiil
express strong dissent
tamamıyla karşı olduğunu ifade etmek Fiil
express strong views on the subject of equal pay
eşit ücret konusunda karşıt fikirler ileri sürmek Fiil
feel quite strong again
yeniden formunu bulmak Fiil
fireproof strong box
yanmaz kasa
have a strong aversion to getting up early
sabahları erken kalkmaktan nefret etmek Fiil
have a strong back
arkası olmak Fiil
have a strong back
sırtı pek olmak Fiil
have a strong case
güçlü delilleri olmak Fiil
have a strong dislike of sth
nefret etmek Fiil
have a strong enemy to contend with
savaşacak amansız düşmanı olmak Fiil
have a strong hold upon sb
birinin üzerinde büyük yetkisi olmak Fiil
have a strong objection to sb
birine karşı kesin itirazı olmak Fiil
have a strong pull with sb
birinin üzerinde büyük etkisi olmak Fiil
have a strong purpose
ciddi bir hedefi olmak Fiil
have strong enemy to contend with
savaşacak amansız düşmanı olmak Fiil
have strong nerves
sinirleri sağlam olmak Fiil
have strong objection to sb
birine karşı kesin itirazı olmak Fiil
having a strong memory
hafızası kuvvetli
he has a strong aversion to work
çalışmaktan nefret eder
in a strong and deep voice
gür sesle
make a strong comeback
yeniden kuvvetlenmek Fiil
not sb's strong point
birinin kuvvetli tarafı olmama
of strong character
sağlam karakterli
protest of a strong protest
kabul edilmemesinden dolayı bir senedin protesto su kuvvetli protesto
put up a strong case for (someone)
(a) birinin tarafını tutmak, onu savunmak, (b) birini hararetle tavsiye etmek.
raise a strong protest
şiddetli itirazda bulunmak Fiil
run a strong third
üçüncülükten emin olmak Fiil
show strong resistance
(piyasa) güçlü direniş göstermek Fiil
take a strong interest in ...
... ile yakından ilgilenmek Fiil
take a strong line
(politikada) parti ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmak.
to write in strong terms to sb
birine sert
turn in another strong performance
(borsa) yeni canlılık getirmek Fiil
very strong coffee
okkalı kahve
with strong hand
meskene tecavüz fiillerinden zor istimalini ifade için kullanılan deyim
with strong hand
cebren
with strong hand
cebir ve şiddet kullanarak
write in strong terms to sb
ağır bir dil kullanarak mektup yazmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.