takatinin üstünde çalışmak, kendini zorlamak/yıpratmak.
iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
Fiil
aynı anda birçok şey yapmaya çalışmak
Fiil
aynı anda pek çok işle uğraşmak
Fiil
iyi günde kötü günde birinin yanında olmak
Fiil
iyi günde kötü günde birine destek olmak
Fiil
azimle, metanetle, sebatla, yılmadan, her güçlüğe göğüs gererek.
stick to someone through thick and thin: birisine her zaman (hem iyi hem kötü günlerinde) sadık kalmak.
ilgi çekiciliğini yitirmek
Fiil
ilginçliğini kaybetmek
Fiil
bir deri bir kemik, incecik, fasulye sırığı gibi.
hisselerin küçük bölümüne sahip olan bir hissedarın şirket hisselerinin çoğunluğunu ya da tamamını satın alma teklifi
örtülü sermaye
İsim, Muhasebe
örtülü sermaye
İsim, Muhasebe
borçları sermayesini aşan şirket
ince bir buz tabakası
İsim
az seyircisi olan tiyatro
satış muamelelerinin az olduğu piyasa
satış işlemlerinin az olduğu piyasa
alıngan, tenkide tahammül edemeyen.
Sıfat
duygulu, hassas, yufka yürekli, ince hisli.
Sıfat
çöp gibi, zayıf, ipince, incecik.
(tenkit vb.'ye karşı) çok hassas/alıngan olmak.
berbat anlar geçirmiş olmak
Fiil
çok nazik/müşkül/tehlikeli durumda.
be/skate on thin ice: çok müşkül/tehlikeli durumda bulunmak,
tehlike ile karşı karşıya olmak.
tehlikeli bir işe girişmek.
önemli bir girişimin ilk adımı, gittikçe önemli gelişmeler gösteren başlangıç.
anca beraber kanca beraber
havada yok olup gitmek
Fiil
havaya uçup yok olmak
Fiil
ansızın yok olmak, sırra kadem basmak, kayıplara karışmak.