thin

  1. ince.
  2. zayıf, cılız, çelimsiz.
    a thin man.
    as thin as a lath: bir deri bir kemik.
  3. seyrek.
    thin vegetation.
    thin on top
    k.d. dazlak.
  4. sulu, cıvık, hafif.
    thin soup.
  5. düşük basınçlı, az yoğun, seyreltilmiş.
    thin air.
    dissappear into thin air: yok olmak,
    toz olmak.
    out of thin air: hiç yoktan, havadan.
  6. kıt, az.
    thin on the ground
    k.d. pek seyrek, az rastlanır.
    Taxis seem very thin on the
    ground tonight, we'll have to walk.
  7. zayıf, mesnetsiz, sudan.
    a thin excuse: sudan bir mazeret.
    that's a bit thin: Bu biraz
    uydurma (mazeret)/zayıf (delil).
    have a thin time
    k.d. zamanı sıkıntılı/başarısız geçmek.
  8. cırlak, hafif, zayıf.
    a thin voice.
  9. soluk.
  10. cansız, kuvvetsiz.
  11. eksik, yetersiz.
    My patience has worn thin: Sabrım tükendi.
  12. ince ince.
    slice the cheese thin.
  13. ince/seyrek bir şekilde.
  14. incel(t)mek, seyrel(t)mek, seyrekleş(tir)mek, zayıfla(t)mak, sulandırmak.
    thin down: (tahta vb.)
    inceltmek, (boya vb.) sulandırmak.
    thin out: seyrekleş(tir)mek.
    The crowd is thinning out: kalabalık seyrekleşiyor/ dağılıyor.
inceltmek Verb
kurumak Verb
incelmek Verb
iskelete dönmek Verb
zayıflatmak Verb
zayıf nahif
zayıf düşmek Verb
düdük gibi kalmak Verb
zayıflamak Verb
vücut dutan düşmek Verb
takatinin üstünde çalışmak, kendini zorlamak/yıpratmak.
iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak Verb
aynı anda birçok şey yapmaya çalışmak Verb
aynı anda pek çok işle uğraşmak Verb
iyi günde kötü günde birinin yanında olmak Verb
iyi günde kötü günde birine destek olmak Verb
güvenilir
sağlam
azimle, metanetle, sebatla, yılmadan, her güçlüğe göğüs gererek.
stick to someone through thick and
thin: birisine her zaman (hem iyi hem kötü günlerinde) sadık kalmak.
iğne ipliğe dönmek Verb
zar gibi
ipince
hayalifener
sıkıcı hale gelmek Verb
ilgi çekiciliğini yitirmek Verb
ilginçliğini kaybetmek Verb
sıska
bir deri bir kemik, incecik, fasulye sırığı gibi.
az katılım
az seyirci
hisselerin küçük bölümüne sahip olan bir hissedarın şirket hisselerinin çoğunluğunu ya da tamamını satın alma teklifi
örtülü sermaye Noun, Accounting
örtülü sermaye Noun, Accounting
cılız kedi
yoksul kişi
borçları sermayesini aşan şirket
ince bir buz tabakası Noun
bahane
urgan
az seyircisi olan tiyatro
(US) yetersiz teminat
(borsa) durgun piyasa
satış muamelelerinin az olduğu piyasa
satış işlemlerinin az olduğu piyasa
şilte
dağınık
seyrekleşmek Verb
seyrelmek Verb
ince kâğıt
az kâr
ince derili. Adjective
alıngan, tenkide tahammül edemeyen. Adjective
duygulu, hassas, yufka yürekli, ince hisli. Adjective
çöp gibi, zayıf, ipince, incecik.
ilk adımı atmak Verb
sıskalaşmak Verb
(tenkit vb.'ye karşı) çok hassas/alıngan olmak.
berbat anlar geçirmiş olmak Verb
manyetik ince film
inceltmek Verb
sırra kadem basmak
çok nazik/müşkül/tehlikeli durumda.
be/skate on thin ice: çok müşkül/tehlikeli durumda bulunmak,
tehlike ile karşı karşıya olmak.
tehlikeli bir işe girişmek.
önemli bir girişimin ilk adımı, gittikçe önemli gelişmeler gösteren başlangıç.
sadık taraftar
anca beraber kanca beraber
havada yok olup gitmek Verb
sırrolmak Verb
havaya uçup yok olmak Verb
sırra kadem basmak
ansızın yok olmak, sırra kadem basmak, kayıplara karışmak.