(a) (su vb.) akıtmak, (musluk, radyo vb.) açmak, (ışık) yakmak, (b) (makine vb.) çalıştırmak, işletmek,
faaliyete geçirmek.
turn someone on to do something: birini bir işe koymak. (c) göstermek, meydana vurmak.
She turned on the charm and won him over: Bütün cazibesini gösterip onun kalbini fethetti. (d)
argo esrar iç(ir)mek, uyuşturucu madde vermek/kullanmak, (e)
argo esritmek, heyecanlandırmak, canlandırmak, tahrik etmek, uyarmak, iştahlandırmak, (f)
turn upon ile ayni anlama gelir. düşman kesilmek, saldırmak.