1. yolculuk, seyahat (etmek).
    The voyage from England to India used to take 6 months. When I retire,
    I am going on/shall make/ shall take a long sea voyage .
  2. uzun ve maceralı yolculuk (özellikle deniz/hava yolculuğu).
sefer günlüğü
bir denizciyi yolculuğa hazırlamak Fiil
yüksüz sefer
iyi yolculuklar, yolun(uz) açık olsun.
yarıda kalan yolculuk
yolculukta değişiklik
devam eden yolculuk
yolculuğun güzergâhı
güverte yolculuğu
(Fr) yolculukta
yolculukta şahsın yanına aldığı gereçler
keşif yolculuğu
yabancı ülkede yolculuk
yabancı ülkeye seyahat
dışarıya yolculuk
deniz yoluyla direkt gönderme
vatana dönüş yolculuğu
bir geminin ilk seferi
yolculuğa ara verme
yüklü sefer
ilk sefer, yeni yapılan geminin ilk seferi.
yolculuk hazırlığı yapmak Fiil
gidiş dönüş yolculuğu
gidiş yolculuğu
yolculuğa devam etmek Fiil
dönüş yolculuğu
(Br) dönüş yolculuğu
(gemi) ring seferi
birini yolculuğa göndermek Fiil
bir yolculuğa birlikte çıkmak Fiil
bir yolculuk için gemiye tayfa yazılmak Fiil
denizaşırı yolculuk
deniz yolculuğu anlaşması
sefer çarter sözleşmesi
tek seferlik gemi kiralama sözleşmesi
sefer çartır sözleşmesi
seferlik kira sözleşmesi
yolculuk boyunca götürülen yük
yolculuk sigortası İsim
keşif yolculuğu
keşif seferi
dışarıya yolculuk
gidiş dönüş yolculuğu
(denizcilik) belli bir yük için yapılan sigorta
yolculuk sigortası İsim
belirli bir yerden belirli bir yere yapılan sefer için düzenlenen sigorta poliçesi
yolculuk sigortası primi
bir keşif yolculuğuna çıkmak Fiil
dünya yolculuğuna çıkmak üzere olan bir gemiye tayfa almak Fiil