1. Fiil çelenklerle süslemek.
  2. Fiil çelenk yapmak.
  3. Fiil (halka gibi) etrafını sarmak/çevirmek/kuşatmak/bürümek.
    Mist wreatheed the hilltops: Tepeleri sis bürüdü.
  4. Fiil bezemek, kaplamak.
    Her faces was wreatheed in smiles: Yüzünü tebessüm kaplamıştı.
  5. Fiil halka halka yükselmek.
    The smoke wreatheed on the chimney.