breathless

English-Turkish Translation

  1. Adjective soluksuz, nefessiz, soluğu/nefesi kesilmiş.
    to leave breathless: nefessiz/soluksuz bırakmak, nefesini
    kesmek/tıkamak.
    breathless with running: koşmaktan nefesi kesilmiş.
    The blow left him breathless.
  2. Adjective (heyecan/korku vb.'den) nefesini tutmuş, âdetâ nefes alamaz hale gelmiş.
    breathless listeners of the
    mystery story.
    breathless with excitement: heyecandan nefesi kesilmiş.
  3. Adjective soluğu kesen, korkunç, korkutucu.
    a breathless ride/silence /suspense.
  4. Adjective ölü, cansız.
  5. Adjective hareketsiz, durgun, kımıldamayan, esintisiz.
    a breathless summer day.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition