bulundurmak

Turkish-English Translation

  1. hold
  2. Verb to tote
  3. Verb to have present
  4. Verb to make available
  5. Verb to bear
  6. Verb to feature
  7. Verb to have
  8. Verb to hold
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

tehlikeli madde bulundurma
possession of dangerous substances Noun, Law
(polis) gözetim altında bulundurmak
to stake out Verb
ayrı ayrı söylemek veya göz önünde bulundurmak
to particularize Verb
bir mal (depoda) bulundurmak
to carry an article Verb
bir malı stokta bulundurmak
to keep an article in stock Verb
bir malı stokta bulundurmak
to have an article in stock Verb
bir mülkü zilyet sıfatıyla elinde bulundurmak
to hold in demesne Verb
bir şeyi kontrol altında bulundurmak
to be in control of sth Verb
biri için bir şey bulundurmak
to have in store for sb Verb
birini hırsızlık suçundan tutuklu bulundurmak
to hold someone on charge of theft Verb
birini otoritesi altında bulundurmak
to have someone in one's pocket Verb
birşeyi gözetiminde bulundurmak
to tend to something Verb
birşeyi gözönünde bulundurmak
to take account of something Verb
birşeyi gözönünde bulundurmak
to take something into account Verb
birşeyi hazır bulundurmak
to keep something available Verb
bünyesinde bulundurmak
to embody Verb
bütün kozları elinde bulundurmak
to hold all cards Verb
bütün kozları elinde bulundurmak
to hold all the aces Verb
bütün kozları elinde bulundurmak
to hold all the cards Verb
bütün kozları elinde bulundurmak
to hold all aces Verb
depoda bir mal bulundurmak
to keep an article Verb
deposunda bulundurmak
to hold in store Verb
deposunda bulundurmak
to keep in store Verb
ekonominin dizginlerini elinde bulundurmak
to have a grip on the economy Verb
elinde bulundurmak
to hold Verb
elinde bulundurmak
to dispose of Verb
elinde bulundurmak
to retain Verb
elinde bulundurmak
to own Verb
elinde hisse bulundurmak
to hold stocks Verb
evde yeterli erzak bulundurmak
to have a good store of provisions in the house Verb
göz önünde bulundurmak
to make allowance for Verb
göz önünde bulundurmak
to take into consideration Verb
göz önünde bulundurmak
to take into account Verb
göz önünde bulundurmak
to remember Verb
göz önünde bulundurmak
to realize Verb
gözönünde bulundurmak
to take into consideration Verb
gözönünde bulundurmak
to take into account Verb
hazırlıklı bulundurmak
to brace up Verb
hisse bulundurmak
to hold shares Verb
hisselerin kontrolunu elinde bulundurmak
to own control of shares Verb
hisselerin kontrolünü elinde bulundurmak
to own control of shares Verb
içinde bulundurmak
to include Verb
nezaret altında bulundurmak
to guard Verb
oyların çoğunluğunu elinde bulundurmak
to control a majority of votes Verb
parasını birinin emrinde bulundurmak
to put one's purse at sb's disposal Verb
sıkı kontrolü altında bulundurmak
to keep a firm hand on Verb
stokta en zengin mal çeşidini bulundurmak
to hold the widest possible range of stock Verb
teminat olarak hisse senedi bulundurmak
to hold stocks as security Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all cards Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all aces Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all the cards Verb
tüm kozları elinde bulundurmak
to hold all the aces Verb
üyeliğini göz önünde bulundurmak
to rush Verb
üzerinde bulundurmak
to have Verb
yanında bulundurmak
to have Verb
yedek bulundurmak
to maintain- reserves Verb
yedek plan bulundurmak
to have two strings to one's bow Verb
yürürlükte bulundurmak
to have in place Verb
kanuni yedek akçe bulundurmak zorunda olmak
to be required to keep legal reserves Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Hazır veya ... hazır etmek
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.