carry-over

  1. Noun nakliyekûn, bir sayfanın başına yazılan evvelki sayfanın hesap toplamı.
  2. Noun artık, bakiye, hasılat bakiyesi, sonraya bırakılan iş.
  3. Noun (süregelen) etki, uzatma, evvelce bitirilmiş bir işin sonraki iş üzerindeki etkisi.
    There's quite
    a carry-over from my work on dictionaries to the poetry I write.
müteakip yıllara aktarılan açık
(a) ilerle(t)mek, ileri götürmek, devam et(tir)mek, terakki kaydetmek, (b) (hesabı/toplamı) yeni sayfaya
geçirmek/aktarmak, (c) carry back (b), (d) sürdürmek, devam ettirmek, teşmil etmek.
He does not carry over his business ethics into his personal relationships.
(a) ertelemek, sonraya bırakmak, tehir etmek, (b) kalmak, artakalmak, intikal etmek.
The habit carries
over from my childhood. (c) (muhasebe) bir sayfanın toplamını sonraki sayfaya geçirmek/nakletmek, (d)
carry forward ile ayni anlama gelir.carry back (b). (e) aktarmak, bir zamandan/yerden başkasına intikal ettirmek.