disturbance

  1. Noun rahatsızlık, rahatsız (etme/olma), rahatını/huzurunu/sükûnetini/düzenini bozma, taciz/tedirgin (etme/olma),
    tedirginlik, düzensizlik.
  2. Noun karışıklık, kargaşalık, fesat.
    Political disturbances shook the country.
    create/raise/make
    a disturbance: kargaşalık yaratmak/çıkarmak.
    Those men were charged by the police with causing a disturbance.
  3. Noun endişe, sıkıntı, üzüntü.
  4. Noun (hava) bozukluk.
    atmospheric disturbance: hava bozukluğu.
  5. Noun, Geology yeryüzü kabuğunun mevziî yer değiştirmesi.
toplumsal olay Noun, Politics-Intl. Relations
huzursuzluk yaratmak Verb
huzursuzluk yaratmak Verb
iç karışıklık Noun, Politics-Intl. Relations
alet paraziti
siyasi huzursuzluk
politik huzursuzluk
öğrenci hareketleri Noun
bir kiracının taciz edilmesi
kan dolaşımı bozukluğu
radyo yayını akışında bozukluk
kan dolaşımı bozukluğu
kamuya ait emlakten kanunsuz yararlanma
gelişimin bozulması
bir imtiyazı ihlal etme
zilyetliğin ihlali
dua eden cemaatin taciz edilmesi
kamu düzeninin bozulması Noun, Law
gece sükûnunun ihlali
geçit hakkının (mürur hakkının) engellenmesi
sulh ve sükûnun bozulması
barışın bozulması
trafiğin engellenmesi
ticaretin engellenmesi
yolun tıkanması veya saban
geçici bir akıl dengesizliği