finger

at one's finger tips

çok iyi bilmek

get one's finger out

daha çok ya da hızlı çalışmak Verb

have something at one's finger ends

bir şeyin girdisini çıktısını bilmek Verb

have something at one's finger ends

bir şeyi çok iyi bilmek Verb

have something at one's finger ends/tips

bir işin ehli olmak, künhüne vakıf olmak, girdisini çiktısını bilmek.

I can't (quite) put my finger on it.

Tam adını koyamıyorum. Sentence, Idioms

I can't (quite) put my finger on it.

Tam nedir bilmiyorum. Sentence, Idioms

I can't (quite) put my finger on it.

Net bir şekilde tanımlayamıyorum. Sentence, Idioms

keep one's finger out of the pie

işe karışmamak Verb

lay/put one's finger on

(a) üstüne basmak, tam isabet ettirmek, olduğu gibi hatırlamak, göstermek, (b) (isabetle) bulmak, bulup

pinch (one's finger , etc) in (a place

sıkıştırmak Verb

point one's finger at sb

birini parmağıyla göstermek Verb

put one's finger on

keşfetmek, teşhis etmek, bulmak, (üstüne) parmak basmak.

put one's finger on sb's weak spot

parmağını hassas noktaya basmak Verb

put one's finger on sb's weak spot

parmağını birinin zayıf noktasına basmak Verb

put one's finger on the bad place

yaraya parmak basmak Verb

to have one's finger on the trigger to pull the trigger quick on the trigge

parmağı tetikte olmak ; tetiği çekmek ; eli tetikte ; hazırcevap ; kafası çabuk işler .

twist around/round one's little finger

parmağında/parmağının ucunda oynatmak, her istediğini/dediğini yaptırmak.
She can twist her father round her little finger.

twist someone around one's (little) finger

birini (küçük) parmağında oynatmak.

twist someone around one's little finger

takla attırmak Verb

twist someone round one's little finger

birini parmağında oynatmak Verb

twist someone round one's little finger

birini parmağının ucunda oynatmak Verb

wind someone round one's little finger

birisini parmağında oynatmak, ona her istediğini yaptırmak.

-finger

balık köftesi. Noun

fish finger

balık köftesi. Noun

flip (with finger

fiske

give the finger

hareket çekmek Verb

have a gathered finger

parmağı iltihaplanmak Verb

index finger

index ile ayni anlama gelir. işaret parmağı, şahadet parmağı.

little finger

küçük parmak. Noun

middle finger

orta parmak. Noun

not lift a finger

dokunmamak, ilişmemek, kendi haline bırakmak, kılı kıpırdamamak, ilgilenmemek.

not stir a finger

parmağını oynatmamak Verb

not to lift a finger

parmağını oynatmamak

professional finger

meslek sırrı casusu

prosthetic finger

parmak protezi Noun, Medicine

prosthetic finger

protez parmak Noun, Medicine

raise/lift/stir a finger

imdadına koşmak, yardıma çalışmak.
He was the only one who lifted a finger to save the child.

ring finger

adsız parmak

ring finger

yüzük parmağı

the little finger

küçük parmak

third finger

yüzük parmağı.

trigger finger

tetik çeken parmak, işaret parmağı.

with a wet finger

kolaylıkla

finger alphabet

(sağır ve dilsizlerin) parmak lisanı. Noun

finger board

(piyano) klavye. Noun

finger bowl

(sofrada) el tası: parmak yıkamak için içine su konulan kap. Noun

finger disk

(telefon) kadranı

finger grip

tırnak

finger hole

(nefesli sazlarda) parmak deliği. Noun

finger hole

(telefon kadranında, yuvarlama topunda vb.) tutamak, parmak oyuğu. Noun

finger language

sağır dilsizlerin dili

finger language

sağırların kullanığı parmak işaretleri ile konuşulan dil

finger nail

tırnak

finger on the button

parmak düğmede

finger on the button

bir nükleer savaş çıkartmaya hazır

finger paint

parmak boyası, çocukların parmakla resim yapması için peltemsi boya. Noun

finger painting

parmakla (boyalı) resim yapma. Noun

finger painting

parmak boyası ile yapılmış resim. Noun

finger plate

elleme levhası: kapı vb.'de el sürülen yerin kirlenmemesi için konulan madenî/plastik/cam levha. Noun

finger post

parmak şeklinde işaret levhası. Noun

finger post

(birşeyin anlaşılmasını sağlayan) kılavuz, rehber. Noun

finger print identification

parmak izi teşhisi

finger prints

parmak izleri Noun

finger pulse oximeter

parmak oksimetresi Noun, Medical Equipment

finger pulse oximeter

parmaktan oksijen ölçer Noun, Medical Equipment

finger pulse oximeter

parmak tipi oksimetre Noun, Medical Equipment

finger pulse oximeter

pulse oksimetre Noun, Medical Equipment

finger sb's money

birinin parasını çalmak Verb

finger tip

parmak ucu

finger wave

(parmakla yapılan) saç ondülesi. Noun

always at your finger tips

daima hazır

be an englishman to the finger tips

sapına kadar İngiliz olmak Verb

check finger prints

parmak izi aramak Verb

have a finger in the pie

(a) ilişiği/çıkarı olmak, (b) katılmak, iştirak etmek, (bir işe) karışmak/ burnunu sokmak, müdahale etmek,

have a finger in the pie

bir işe karışmak.

have a little finger ache

küçük bir derdi büyütmek Verb

lay a finger on

kılına dokunmak/zarar vermek, elini sürmek.
I won't let anyone lay a finger on him: Onun kılına

point the finger (of scorn) (at)

itham etmek, sorumlu tutmak.

put the finger on

(a) (suç ortağını) polise haber vermek, ihbar etmek, ele vermek, (b) soyulacak evi/kurbanını) seçmek.

put the finger on sb

göstermek Verb

put the finger on sb

birine çamur atmak Verb

put the finger on sb

gammazlık etmek Verb

put the finger on sb

birini mimlemek Verb

put the finger on someone

biri hakkında istihbarat vermek Verb

put the finger on someone

birini ele vermek Verb

put the finger on someone

biri hakkında bilgi vermek Verb

put the finger on someone

birini gammazlamak Verb

put your finger on something

birşeyi belirlemek Verb

put your finger on something

birşeyi tespit etmek Verb