Yer ve duvar kaplama (NACE kodu: 43.33)
Noun, Trades-Professions
yerinde uzman desteği
Noun, Information Technology
ikinci katta oturmak
Verb
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda halı, kilim, duvar ve yer kaplamalarının perakende ticareti (NACE kodu: 47.53)
Noun, Trades-Professions
(US) söz almış olmak
Verb
bir önergeyi genel kurula getirmek
Verb
(US) parlamentoyu inandırmak
Verb
bir girişime ta başından katılmak
Verb
iktidar partisiyle münakaşa etmek
Verb, Politics-Intl. Relations
(Avrupada, bazen ABD'de) birinci kat, zeminkatın üstü.
Noun
orman toprağı: bitki artıklariyle zenginleşmiş toprak.
Noun
temelden katılmak, bir işe başlangıçta katılmak.
(iş hayatında) avantajlı mevki/durum.
to get in on the ground floor: bir işe ta başından başlamak
(üstün/avantajlı durumda olmak).
Noun
söz söylemek için ayağa kalkmak
Verb
(US) konuşma süresini kötüye kullanmak
Verb
fabrikada toplantılar düzenlemek
Verb
kâğıtları yere atmak
Verb
birinci katta oturmak
Verb
(US) genel kurulda aday teklif etmek
Verb
zemin katında oturmak
Verb
her zamanki yöntemle bir borsada yürütülen ve sonuçlandırılan işlemler
bir parlamentonun büyük çoğunluğunun bulunduğu bir toplantıda bir kanun tasarısına karşı çıkmak
Verb
taban fiyat
Noun, Economics
dinleyicilerden gelen soru
(çimento , balçıklı vb) döşeme
ikinci kat (Amerikada zeminkatın hemen üstündeki kat, diğer ülkelerde zemin katın iki üstü).
bir fabrikanın atölye bölümü
bir haritayı yere sermek
Verb
(a) dansa başlamak, (b) söylemek için ayağa kalkmak, kürsüye çıkmak.
(Br) bütün sınav sorularına cevap vermek
Verb
(US) genel kurul yoluyla yapılan tadilat
kat alanı katsayısı (KAKS)
Noun, Construction
(US) kendi başına çalışan borsa simsarı
taban döşemesi
Noun, Transport
yer kaplaması
Noun, Construction
(Br) muhalefet partisine geçiş
yer jimnastiği, aletsiz jimnastik.
Noun
Senato veya Temsilciler Meclisinde çoğunluk veya azınlık lideri.
Noun
yönetici, yönetmen: oturduğu yerden bazı faaliyetleri (toplantıda aday seçimi vb.) yöneten kimse.
Noun
örnek mal: büyük mağazalarda müşteriye örnek olarak gösterilen ev eşyası.
Noun
salon modeli, konsol : masaya değil doğrudan doğruya yere konulan büyük radyo/TV vb.
Noun
borsa simsarlığı acentesi ortağı
(US) bir komisyonculuk firmasının ortağı
(US) borsa simsarlığı acentesi ortağı
kat planı
Noun, Construction
döşeme cilâsı, tahta/muşamba cilâsı.
Noun
taban fiyat
Noun, Economics
çok katlı mal teşhir kümesi
yaklaşık göz hizasına kadar yükselen
çukur baskül, gömme baskül, çukur kantar, gömme kantar, çukur terazi, gömme terazi
Noun, Testing
(gece kulüplerinde) eğlence programı, varyete, atraksiyon.
Noun
kat alanı katsayısı (KAKS)
Noun, Construction
(Br) sanayiin kapladığı alandan alınan vergi
belirli bir süre içindeki fiyat düşmelerine karşı üreticinin fiyatını buna göre ayarlayacağı konusunda
perakendeciyle yaptığı anlaşma
(US) kendi hesabına borsa oyunu oynayan borsa üyesi
bir parlamentonun bütün üyelerinin katıldığı oylama
bir katın taşıma kapasitesi
karşı partiye geçmek
Verb
karşı partiye geçmek
Verb
(Br) muhalefet partisine geçmek
Verb
fabrikada toplantılar düzenlemek
Verb
(US) toplantının kapanış konuşmasını yapmak
Verb
sanayinin kullandığı alan
bir odaya muşamba döşemek
Verb
birine güzel bir dayak atmak
Verb
(oyunda, tartışmada vb.) birini kolayca ve tamamen yenmek, mat etmek, haklamak, yere sermek.
birine karşı üstün gelmek
Verb
tam bozguna/yenilgiye/hezimete uğramak.
The government party wiped the floor with the opposition in the last election: Son seçimde iktidar partisi muhalefet karşısında tam yenilgiye uğradı.
=
wipe the ground with someone k.d. (a) birini rezil etmek, utandırmak, utancından yerin dibine geçirmek, (b) yere sermek, tamamile yenmek, pestilini çıkarmak. 12.
wipe up: (a) (dökülen sıvıyı vb.) silip kurutmak, (kir, leke vb.) çıkarmak, temizlemek, (b) (yıkanmış tabak vb. yi) kurulamak.