grass

English-Turkish Translation

  1. Botany çayır, çim(en)
    (Gramineae).
    Keep off the grass! Çimlere basmayınız!
    The grass is greener
    on the other side of the fence: Uzaktan bütün tarlalar yeşil görünür/Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür/Uzaktan davulun sesi hoş gelir.
  2. ot, hayvanların otlamasına elverişli her türlü bitki.
    Bermuda grass: domuz ayrığı
    (Cynodon
    dactylon).
    black grass: sıçan-kuyruğu
    (Alopecurus agrestis).
    corn panic grass = deccan grass: tavşan otu
    (Panicum colonum).
    couch grass: ayrık otuna benzer bir ot
    (Poa palustris),
    meadow grass = rye grass: kara çayır
    (Lolium temulentum).
    scurvy grass: kaşıkotu
    (Cochlearia officinalis).
  3. çimenlik, çayırlık, yeşil saha.
  4. otlak, mer'a.
    Half the farm is grass.
    to put under grass: otlağa salıvermek.
  5. çimenlerin büyüdüğü mevsim.
  6. haşiş, esrar otu, meruvana.
  7. salata, yeşil sebze.
  8. gammaz, curnalcı, ihbarcı, (kendisi de suçlu olduğu halde) suçluyu polise ihbar eden.
  9. otlamak, yayılmak.
  10. çimlenmek, çayırla/çimenle örtülmek, otla kapla(n)mak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

let the grass grow under one's feet
gecik(tir)mek, vaktinde harekete geçmemek, savsaklamak, ihmal etmek, âtıl davranmak, fırsatı kaçırmak.
not let the grass grow under one's feet
atik davranmak, vakit kaybetmemek, zamanında harekete geçmek, çok faal olmak.
not to let grass grow under one's feet
vakit kaybetmek Verb
not to let grass grow under one's feet
çok faaliyet göstermek Verb
wheatgrass juice
buğday çimi suyu Noun, Food-Kitchen
ague grass
karın ağrısı otu
(Aletris farinosa): Kızılkök familyasından bir ot.
arrow grass
oklu çayır
(Triglosin palustre/maritimum): davarlar için zehirli bir ot.
barn grass
barnyard grass.
be at grass
otlakta olmak Verb
be at grass
tatilini kırda geçirmek Verb
be put out to grass
faal olmayan bir göreve aktarılmak Verb
be put out to grass
emekliye çıkarılmak Verb
beach grass
kum çayırı
(Ammophila) : açık kumsallarda yetişen, kökü sağlam, düz saplı bir çayır.
bear grass
sıçan kuyruğu
(Yucca): zambakgillerden yaprakları çayıra benzer bir ot. Noun
bear grass
camass Noun
bent grass

bent ile ayni anlama gelir. sert çimen
(Agrostis).
Bermuda grass
şeytan otu
(Cynodon Dactylon): G ABD ve Bermudada yetişen bir nevi çayır otu.
Bahamas grass,
devil grass, scutch grass ile ayni anlama gelir.
Noun
bird grass
kuş çayırı
(Poa trivialis): K. Amerikanın ılıman bölgelerinde yetişir. Noun
bird grass
knotgrass Noun
brome grass
çayır otu
(Bromus inermis): hayvan beslemekte kullanılan bir tür ot. Noun
buffalo grass
(a) manda çayırı
(Buchloë dactyloides): Kayalık dağların doğusundaki kurak yaylalarda yetişen
bodur ot, (b) sürekli çayırlık oluşturmayan kısa, püsküllü otlar.
bunch grass
küme çayır: ABD'nin çeşitli bölgelerinde yetişen ve ayrı kümeler oluşturan çayırlardan herbiri. Noun
bunch grass
çimen topağı Noun, Botany
canary grass
kanarya otu
(Phalaris canarienses).
citronella grass

citronella ile ayni anlama gelir. limon otu
(Cymbopogon nardus): Seylanda yetişen ve limon yağı çıkarılan bir ot.
coco grass
nut grass Noun
cotton grass
pamuk otu
(Eriophorum) . Noun
couch grass
ayrık otu, sergen otu
(Agropyron repens): kökleri derinlere yayılan zararlı yabani otlar.
quitch,
quick grass ile ayni anlama gelir.
Noun
couch grass
ayrık otu Noun, Plant Species
couch grass
ayrıkotu Noun, Plant Species
crab grass
arsız ot
(Digitaria sanguinalis). Noun
creeping dog's tooth grass
büyük ayrık otu, domuz ayrığı
(Cynodon dactylon).
Dallis grass
deli çayır
(Paspalum dilatatum): G ABD'de hayvan beslemek için yetiştirilen uzun, püsküllü ot. Noun
do not tread on the grass
çimlere basmak yınız
feather grass
tüy-çimen
(Stipa pennata): G. Avrupada süs için yetiştirilen bir ot. Noun
feather grass

needle grass ile ayni anlama gelir. iğne-otu
(Stipa comata): ABD'de yetişen ince bir ot. Noun
fescue grass

fescue ile ayni anlama gelir. çayır
(Festuca): bazı türleri çimen veya hayvan yemi olarak yetiştirilir.
galleta grass
yem otu
(Hilaria rigida, Hilaria jamesii): GB ABD ve Meksikada hayvan yemi olarak kullanılan kalımlı sert bir ot. Noun
gama grass
uzun çayır, uzun ot
(Tripsacum dactyloides): ABD'de yetişen, boyu 120-210 cm.'yi bulan bir ot.

gama ile ayni anlama gelir.
Noun
geranium grass
Mekke samanı
(Andropogan scoenanthus).
go to grass
(a) otlamak, otlamaya gitmek, (b) istirahate çekilmek.
grama grass
çayır otu
(Bouteloua gracilis): GB ABD otlaklarında yetişen çayır türü.
blue grama: gök çayır. Noun
green grass
çayır
Guinea grass
uzunçayır
(Panicrum maximum).
heath(er) grass
funda çayırı
(Sieglingia decumbens): Avrupada sulu ve soğuk arazide yetişir. Noun
Indian hemp, pot, grass
cannabis ile ayni anlama gelir. esrar.
Johnson grass
süpürgeotu
(Sorghum helepense): yem olarak yetiştirilen kalımlı bir ot. Noun
joint grass
eklemotu
(Paspalum distichum): yem olarak kullanılan sapları eklemli bir ot. Noun
June grass
Kentucky bluegrass Noun
love grass
çayırgüzeli
(Eragrostis major). Noun
manna grass
bataklık çayırı
(Glyceria).
marram grass
kıyı otu
(Ammophila arenaria). Noun
marsh grass
göl otu.
meadow grass
çayır otu, çimen
(Poa pratensis).
needle grass

feather grass ile ayni anlama gelir. iğne-otu
(Stipa comata): ABD'de yetişen ince bir ot.
nut grass
fındıkotu
(Cyperus rotundus): ayak otugillerden fındık gibi kök urları olan bir tür ot.
cocograss
ile ayni anlama gelir.
Noun
oat grass
çayır yulafı. Noun
oat grass
yabanî yulaf. Noun
orchard grass
çayır.
out at grass
(a) otlamakta, mer'aya/otlamaya gitmiş, (b) işten ayrılmış/çıkarılmış, azat edilmiş.
He's too old
to work fast, so his employers have turned him out to grass.
out to grass
(a) otlamakta, mer'aya/otlamaya gitmiş, (b) işten ayrılmış/çıkarılmış, azat edilmiş.
He's too old
to work fast, so his employers have turned him out to grass.
pampas grass
uzunçayır
(Cortaderia Sellona): G. Amerikada yetişen tepesi iri püsküllü uzun ot.
put/send/turn out to grass
(a) (hayvanı) çobana katmak, çayıra/otlağa/otlamaya göndermek/çıkarmak.
Put/turn a horse out to grass:
atı çayıra çıkarmak. (b)
k.d. (birisini mecburen) emekliye ayırmak.
quack grass
ayrık otu Noun
quick grass
couch grass.
quick grass
ayrıkotu Noun, Plant Species
quick grass
ayrık otu Noun, Plant Species
quitch grass
couch grass Noun
quitch grass
ayrıkotu Noun, Plant Species
quitch grass
ayrık otu Noun, Plant Species
rescue grass
kurtuluş otu
(Bromus catharticus). Amerikanın sıcak bölgelerinde hayvan yemi olarak yetiştirilen uzun ot. Noun
roll in the dust or grass
ağınmak Verb
salt grass
tuzluçayır, tuzlu arazide yetişen ot
(Distichlis spicata). Noun
saw grass
testere otu
(Cladium). Yaprakları testere gibidir. Noun
scurvy grass
iskorbüt otu
(Cochlearia officinalis): turpgillerden iskorbüt hastalığına ilâç olduğu farzolunan bir ot.
scutch grass
ayrıkotu Noun, Plant Species
scutch grass
ayrık otu Noun, Plant Species
send someone to grass
birini sınırdışı yapmak Verb
snake in the grass
gizli tehlike/düşman.
spear grass
mızrak otu
(Stipa).
star grass
yıldız otu
(Hypoxis hirsuta): zambak familyasından yıldız biçiminde çicek açan bir ot. Noun
sword grass
kılıç otu, yaprakları kılıç gibi sivri birkaç çeşit ot.
tape grass
su kerevizi
(Vallisneria spiralis).
tickle grass
çayır güzeli
(Eragrostis major). Noun
timothy grass
kabaçayır
(Phleum pratense). Noun
trample down the grass
çimleri çiğnemek Verb
turn out animals to grass
hayvanları çayıra bırakmak Verb
tussuck grass
sazlık yerlerde demet halinde büyüyen ot.
twitch grass
ayrık otu.
vernal grass
kokulu çayırotu
(Anthoxanthum odoratum).
wild grass
ot
wild grass
çimen
wire grass
ince çayır
(Cynodon Dactylon).
witch grass
ayrık otu
(Panicum capillare). Noun
yard grass
kabaçayır (
Eleusina indica): evlerin bahçelerinde ve tarlalarda biten bir yıl ömürlü kaba çimen. Noun
grass cloth
ot hasır/kumaş: bitki liflerinden örme kumaş. Noun
grass court
çim kort Noun, Sports
grass man
çim adam
grass on someone
birini polise ihbar etmek/ele vermek.
Bill must have grassed on us: Bizi ele veren muhakkak Bill'dir.
grass plot
çimenlik
grass plot
çayır
grass roots
avam, halk, ahali, aşağı tabaka, taşra halkı/seçmenleri. Noun
grass roots
kırsal bölge, tarım bölgesi. Noun
grass roots
köylü, çiftçi, kırsal bölge halkı (özellikle toplumsal, ekonomik veya siyasî grup olarak). Noun
grass roots
(bir şeyin) özü/esası/künhü, asıl sebep, kök, başlangıç, kaynak, menşe.
We must go back to grass-roots
= grass roots before we can change what has happened.
Noun
grass shears
bahçevan makası Noun
grass snake
su yılanı
(Natrix natrix): üstü halkalı zehirsiz yılan. Noun
grass snake
su yılanı
(Natrix natrix).
grass snipe
alaca çulluk
(Erolia melanotos): göğsünün üst kısmı kahverengi çizgili Yeni Dünya kuşu. Noun
grass snipe
alaca çulluk
(Erolia melanotos).
grass tree
çayır ağacı
(Xanthorrhoea): Avustralyada yetişen kalın gövdeli, çayıra benzer püskül tepeli ve
sık başak biçiminde çiçekli bir bitki.
Noun
grass widow
(a) terkedilmiş metres, (b) piç anası, gayrımeşru çocuk doğuran kadın. Noun
grass widow
kocasından ayrılmış/boşanmış kadın. Noun
grass widow
kocası geçici olarak başka yerde bulunan kadın.
I'm grass widow this week. Noun
grass widower
karısından ayrılmış/boşanmış erkek. Noun
grass widower
karısı geçici olarak başka yerde bulunan erkek. Noun
Canadian grass hockey
açık hava hokeyi. Noun
do not tread on ghe grass !
çimlere basmayınız
green grass project
yeşil çim projesi
green grass project
hiç inşaat yapılmamış bir alana yeni bir fabrika ya da işletme tesisi yapımı projesi
hear the grass grow
aşırı derecede keskin zekâlı olmak Verb
the grass roots
siyasi parti temelleri Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database