please

Verb sevindirmek, zevk/neşe vermek.
Verb şayanı kabul olmak, arzusuna/isteğine/iradesine uygun olmak.
May it please your Majesty.
Verb lütfen.
please come here.
Verb hoşa gitmek, memnun/hoşnut etmek.
hard to please: müşkülpesent, hoşnut etmesi zor.
There is
no pleasing him: Hiçbir şeyden memnun olmaz.
Verb (canı) istemek, arzu etmek, dilemek.
do as one pleases: canının istediğini yapmak.
Do as you
please: İstediğinizi/dilediğinizi yapın.
Go where you please: İstediğiniz yere gidin.
please yourself: nasıl isterseniz, siz bilirsiniz.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

English Turkish Phrases

endeavour to please one's wife

karısını memnun etmeye çalışma

take great pains to please one's employer

işverenin gözüne girmek için elinden geleni yapmak Verb

(classroom) please

tuvalete gidebilir miyim efendim

all fares , please

biletler lütfen

as you please

nasıl isterseniz

be hard to please

müşkülpesent olmak Verb

be hard to please

memnun edilmesi güç olmak Verb

be solicitous to please

memnun etmek için çaba göstermek Verb

become hard to please

titizlenmek Verb

give me one hundred thousand lira's worth of petrol please

yüz bin liralık benzin lütfen

go as you please

keyfi

go as you please

istenilen kıyafetle gidilen

serbest

titiz

müşkülpesent

memnun etmesi zor

memnun edilmesi güç

telefonu kapatmayın lütfen

if you please

(a) isterseniz, arzu ederseniz, hoşunuza giderse, (b) lütfen, rica ederim, (c) “işin garibi, tuhaftır

ki” anlamında şaşkınlık, hoşnutsuzluk, hayret vb. ifade eder.
The missing letter was in his pocket, if you please!: İşin garibi, kayıp mektup cebinden çıktı!

less noise please

lütfen biraz daha az gürültü yapın

may I have the bill please

hesap lütfen

move on please

ilerleyin lütfen

pass down the bus please

ilerleyin lütfen

to please

memnun etmek isteyen

would you note that please

lütfen şunu not edermisiniz ?