halâ

Turkish-English Translation

  1. vacuum
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(gemi) hâlâ tamirde olmak
to be still on the slip Verb
(mahpus) hâlâ yakalanmamış olmak
to be still at large Verb
amca,dayı, hala ya da teyze çocuğu
cousin
belleğinde hâlâ canlı tutmak
to be still fresh in one's memory Verb
birinci derecede kuzen (amca , teyze , hala , dayı çocukları
first cousin Noun
birinin hâlâ hayatta olduğunu kanıtlamak
to prove someone still alive Verb
evi için hâlâ borçlu olmak
to owe for one's house Verb
hafızasında hâlâ taze olmak
to be fresh in one's mind Verb
hala
related in the collateral line
hala
father's sister
hala
paternal aunt
hala
collateral ancestors
hâlâ
still
hâlâ
yet
hala borçlu bulunulan büyük meblağlar
large sums still owing Noun
hâlâ borçlu bulunulan büyük meblağlar
large sums still owing Noun
hâlâ çalışır durumda olmak
to tick over Verb
hala emekleme döneminde
still in its infancy Verb
hâlâ ev borçlu olmak
to owe for one's house Verb
hâlâ geçerli olmak
to stand Verb
hâlâ geçerli olmak
to survive intact Verb
hâlâ geçerli olmak
to be still on the books Verb
hala hayatta bulunan tanık
still living witness
hâlâ hayatta bulunan tanık
still living witness
hâlâ mükemmel çalışmak
to be still going like the clappers Verb
hâlâ planlama aşamasında bulunmak
to be still on the drawing board Verb
hâlâ var olan
extant
hala ve teyze çocuklarının çocukları
special cousins Noun
hala veya teyze
aunt
hâlâ yürürlükte olmak
to be still in vigour Verb
hâlâ yürürlükte olmak
to be still in force Verb
iki ay içinde borç hâlâ ödenmemişse gayrimenkul satılırdı
actio judicati
makine hâlâ işe yaramak r
the machine is still fit for use
ölmüş olması gerekirken hâlâ yaşamak
to live on borrowed time Verb
şayet hâlâ hayatta ise poliçe sona erer ve ödeme yapılmaz
term policy
teklif imiz hala geçerlidir
our offer still stands
Turkish-English phrases from Zargan's own database

hala
Babanın kız kardeşi
hala
Bir cisim ... edilen boşluk
hala
Bu zamâna ... bile, hâlen