of age

at (on) his coming of age

rüştüne kavuştuğunda

be mature of age

olgunluk çağına ermiş olmak Verb

be promoted in order of age

yaş sırasına göre terfi ettirilmek Verb

by reason of age

yaş nedeniyle

come again of age

reşit olmak Verb

come of age

erişkinlik yaşına gelmek Verb

come of age

çağ atlamak Verb

come of age

erişkinliğe ulaşmak Verb

come of age

yetişkin olmak Verb

come of age

ileri düzeye ulaşmak Verb

come of age

başarıya ulaşmak Verb

coming of age

rüştüne varış

coming of age

reşit olma

coming of age

rüştüne kavuşma

declare someone to be of age

birinin rüştünü ilan etmek Verb

evidence of age

yaş ça ehil olma

evidence of age

yaşça ehil olma

evidence of age

yaş ehliyeti

excess of age

kocamışlık

group of age

yaş grubu

in order of age

yaş sırasına göre

legally of age

ergin

limit of age

yaş haddi

maturity of age

yaş olgunluğu

minimum of age

asgari yaş

of (so many) years of age

senelik

privilege of age

yaş ayrıcalığı

privileges of age

yaş ayrıcalığı

retirement on account of age

yaş yüzünden emekliye ayrılma

sb who has come of age

reşit

the authority of age

bir kimseye yaşın verdiği otorite

weight of age

yaşın verdiği ağırlık

without distinction of age

yaş farkı gözetmeksizin

(one) who is about to die of old age illness

gidici

age grouping of the population

nüfusun yaş grubu

age of account

alacakların vadesi Noun

age of candidacy

seçilme yaşı Noun, Politics-Intl. Relations

age of capacity

reşit olma yaşı

age of capacity

rüşt yaşı

age of consent

cinsel serbestlik yaşı: bir kızın evlenmeye ve cinsî münasebete rıza göstermeye ehil olduğu yaş. Noun

age of discretion

(yasal hakların elde edildiği) reşitlik çağı, sinni rüşt.
to be/come of age: reşit olmak, sinni rüşte erişmek.

age of discretion

sorumluluk yaşı: bir kimsenin eylemlerinden yasal olarak sorumlu olduğu yaş.

Age of Enlightenment

Aydınlanma Çağı Noun, Politics-Intl. Relations

age of entry

giriş yaşı

age of entry

giriş yaşı (sabit kıymetlerin süreleri için

Age of Ignorance

Cahiliye Proper Name, Religion-Faith

age of innocence

masumiyet çağı Noun

age of majority

rüşt yaşı

age of majority

reşit olma yaşı Noun, Law

age of maturity

reşit olma çağı

age of maturity

olgunluk çağı

age of maturity

rüşt

age of nurture

yedi yaşından küçük

Age of Reason

rasyonel çağ: tarihte dinsel, toplumsal ve felsefî sorunları akla dayanarak eleştirme yolu ile çözme eğiliminin hâkim olduğu çağ. Noun

age of retirement

emeklilik yaşı

arrive at the age of sixty

altmışına gelmek Verb

be in the flower of one's age

baharında olmak Verb

be of a proper age to sign

imza atmaya ehliyeti olacak yaşta olmak Verb

be of military age

askerlik çağına gelmiş olmak Verb

be the glory of the age

çağın gururu olmak Verb

because of his age

yaşı gereği

bureau of old age and survivors insurance

Dul ve Yetim Sigortası Noun

bureau of old age and survivors insurance

(US) Yaşlılık

come of voting age

oy kullanma yaşına gelmek Verb

coming of voting age

oy kullanma yaşına gelme

die of old age

yaşlılıktan ölmek Verb

disparity of (in) age

yaş farkı

Ice Age: Dawn of the Dinosaurs

Buz Devri: Dinozorların Şafağı Noun, Cinema

Ice Age: Dawn of the Dinosaurs

Buz Devri 3: Dinozorların Şafağı Proper Name, Cinema

intellects of an age

bir çağın büyük kafaları Noun

legal age of consent to marriage

evlenmeye müsaade edilen kanuni yaş

marks of old age

yaşlılık izleri Noun

of a certain age

yaşlıca

of adult age

erişkin

of adult age

büyük insan

of an age to be married

evlenebilir yaşta

of full age

yirmi bir yaşına girmiş

of juvenile age

ergenlik çağında

of marriageable age

evlenme yaşı

of mellow age

olgun yaşta

of tender age

kolay etkilenilen yaşta

of the same age

öğür

of uncertain age

yaşı tahmin edilemez

of working age

çalışma yaşı

of working age

çalışma çağında Adjective, Employment

person of full age and capacity

reşit ve ceza ehliyeti olan kişi

person of full age and capacity

reşit ve ceza ehliyeti (temyiz kudreti) olan kişi

person who has reached the age of discretion

mümeyyiz

personalize the spirit of one's age

çağının ruhunun temsilcisi olmak Verb

take out an endowment assurance maturing at the age of 60

(Br) 60 yaşından sonra başlayan yaşlılık sigortası yaptırmak Verb

weakness of old age

yaşlılığın zayıflığı

who has reached the age of discretion

reşit

woman of full age

reşit kadın