put to it

  1. belaya çatmak, güç durumla karşılaşmak.
akla karayı seçmek Verb
başına bir hal gelmek Verb
mecbur olmak, zor durumda bulunmak.
You can do anything if you are put to it: İnsan mecbur olunca her şeyi yapar.
son derece zor(lukla), güç(lükle) müşkül(âtla).
hard put to it meet the deadline: zamanında bitirmek
çok güç.
be hard put to it: zor durumda olmak, başı sıkıntıda/dertte olmak; akla karayı seçmek.
kibarca söylemek gerekirse
açıkçası, doğrusunu söylemek lâzımgelirse.
Not to put too fine a point on it, I didn't think your
performance was very good.
kılı kırk yarmadan
bir şeyi birinin deneyimsizliğine vermek Verb
birine hayatı güçleştirmek Verb
bir başka deyişle Adverb
bir başka ifadeyle Adverb
başka bir deyişle Adverb
başka bir ifadeyle Adverb
en hafif deyimle
en hafif deyimle, en azından, abartmasız, mübalâğasız.
en hafif ifadeyle Adverb
ince eleyip sık dokumak.