roof

  1. Noun çatı, dam.
  2. Noun damı taşıyan çerçeve.
  3. Noun çatıya benzer şey.
  4. Noun ev, yuva, barınak.
    She and I can't live under the same roof: Onunla bir çatı altında barınamam.

    He has a roof (no roof) over his head: Barınacak bir yeri var (yok).
  5. Transitive Verb : üstüne çatı yapmak, çatı ile örtmek.
    roof in the yard to make a garage: avlunun üstünü çatı ile örtüp garaj yapmak.
açılır tavan
tonoz
(a) yarım silindir şeklinde çatı, (b)
barrel vault/cradle vault/tunnel vault/wagon roof/wagon vault
olarak da bilinir.
mim. beşik-kemer: yarım silindir şeklinde kemer.
kelebek çatı, meyilleri içeri doğru birkaç kanatlı çatı.
çifte eğimli çatı.
damı kaldırmak Verb
yüzer tavan
(otomobil) katlanır üst
üçgen çatı.
balık sırtı dam, Felemenk çatısı: yanları daha dik, tepesi daha az meyilli sivri çatı.
cam çatı
(a) tepesi atmak, çok öfkelenmek, (b) (fiyat) çok yükselmek, ateş pahası olmak.
Fuel prices are going through the roof .
damın ağırlığını çekmek zorunda kalmak Verb
yüksek eğilimli çatı
sağrılı çatı. Noun
tepesi atmak, son derece öfkelenmek.
sundurma
(alevler) damı yalamak Verb
tepesi az eğimli eteği daha dik çatı
monsard ile ayni anlama gelir. tepesi az eğimli ve etekleri dik çatı.
sivri çatı
siperlik
(a) kıyameti koparmak, çok gürültü yapmak, ortalığı birbirine katmak/velveleye vermek, (b) bağıra çağıra
şikâyet etmek, 8 .
roof garden: (a) dam üstü bahçesi, (b) çatı katı, bahçeli/lokantalı üst kat.
kiremitleri aktarmak Verb
aktarmak Verb
eyer çatı, eyer şeklinde çatı. Noun
tek eğimli çatı.
penthouse ile ayni anlama gelir. Noun
(otomobil) tavan açılabilir
açılır tavan
damın eğimi
balık sırtı dam. Noun
dam için kırmızı kiremit öngörmek Verb
dik dam
(a) güneşleme damı, (b) arabanın açılabilen üst kısmı.
açılır tavan
(araba) üstü açılabilir
fakirhanemde
bir çatı altında
bir evi çatı ile örtmek Verb
dam üstü bahçesi
damüstü bahçesi
arabanın tepesi
ağzın tavanı
dam kaplama
(bir aracın üzerindeki) portbagaj
(araba) portbagaj
çatının yatay direği
makas
nefeslik
çok öfkelenmek, tepesi atmak, küplere binmek.
When his father saw the condition of the car, he hit the roof.
başını örtecek bir dam bırakmamak Verb
biriyle aynı dam altında yaşamak Verb
üst damak.