rotten

  1. Adjective çürük, bozuk, çürümüş, bozulmuş, kokmuş, cılk.
    rotten eggs. a rotten branch.
    turn out rotten: çürük çıkmak.
  2. Adjective ahlâkı bozuk, kötü ahlâklı, ahlâksız, güvenilmez, itimat edilmez.
    rotten to the core: ahlâkı tamamıyla bozulmuş.
  3. Adjective berbat, çok kötü/fena, değersiz.
    What rotten weather! He's a rotten driver. A rotten piece of work. It was a rotten show.
  4. Adjective rezil, alçak, menfur, âdi, mel'un.
  5. Adjective (toprak/kaya vb.) gevşek, yumuşak, kolay ufalanır.
  6. Adjective bitkin, bitap, takatsiz, dermansız.
    I am feeling rotten: Çok fenayım, bitkin haldeyim, keyfim yerinde değil.
cılk
(İngilterede 1832 reformundan önce) seçmen sayısı çok az olmakla beraber parlamentoda temsilcisi bulunan ilçe. Noun
seçmen sayısına göre çıkarması gerekenden fazla temsilcisi olan ilçe. Noun
çürük yumurta
aksilik, talihsizlik.
kötü oyun
tamamıyla bozuk/çürük, iler tutar tarafı yok, berbat, tefessüh etmiş.
kötü hava
namussuz
kokuşmak Verb