self

English-Turkish Translation

  1. Noun, Psychology kendilik, benlik
  2. Noun, Religion-Faith nefs
  3. öz, kendi, kişi, zat, şahıs, benlik, kişilik, tabiat, karakter.
    one's own self: bir kimsenin kendi
    öz şahsı/benliği/kişiliği.
    He put his whole self into the job, working day and night: Bütün benliğini işine verdi, gece gündüz çalışıyor.
    I'm feeling better but I'm still not quite my old self yet: Daha iyiyim, fakat hâlâ eski ben değilim (eski kuvvetimi bulamadım).
    His true self: Hakikî benliği.
    His weaker self: zayıf karakteri, karakterinin zayıf tarafı.
    His family consisted of self, wife and two children: Ailesi, kendisi, eşi ve iki çocuğundan ibaretti.
  4. çıkar, menfaat, bencillik.
    He always thinks of others, never of self: Daima başkalarını düşünür,
    kendi çıkarını asla düşünmez.
  5. tek(düzen), yeknesak, hep aynı, düz.
    self carnation: tek renkli karanfil.
  6. kendinden, aynı maddeden.
    dress with self belt: kendinden kemerli elbise.
  7. saf, katışıksız.
    self whisky: saf viski.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

associate one's self with sb
biriyle bir şey için ortaklık yapmak Verb
associate one's self with someone in an undertaking
bir işte biriyle ortaklığa girişmek Verb
attach one's self
bağlanmak Verb
attach one's self
yanaşmak Verb
attach one's self to a politicial party
bir siyasi partiye girmek Verb
be a mere wreck of one's former self
eski benliğinin enkazı durumuna gelmek Verb
bear one's self with dignity in difficult circumstances
zor durumlarda saygınlığını yitirmemek Verb
bear one's self with dignity in difficult circumstances
haline vakur bir şekilde katlanmak Verb
busy one's self with sth
bir şeyle meşgul olmak Verb
European Charter of Local Self-Government
Avrupa Yerel Özerklik Şartı Proper Name, Politics-Intl. Relations
lay one's self open to attack
kendini saldırıya maruz bırakmak Verb
not to be able to stomach (an affront to one's self respect
onur una yedirememek Verb
one's self
oneself
reveal one's real self
masesini indirmek Verb
reveal one's real self
maskesini atmak Verb
self invoice
gider pusulası Noun, Accounting
self-confidence
özgüven Noun, Psychology
self-criticism
öz eleştiri Noun
self-defence
meşru müdafaa Noun, Criminal Law
self-defense
nefsi müdafaa Noun, Law
self-defense
öz savunma Noun, Law
self-denial
çilecilik Noun, Religion-Faith
self-denial
riyazet Noun, Religion-Faith
self-denial
zahidlik Noun, Religion-Faith
self-denial
zühd Noun, Religion-Faith
self-determination
kendi yazgısını belirleme Noun, Politics-Intl. Relations
self-determination
kendi kaderini belirleme Noun, Politics-Intl. Relations
self-determination
kendi kaderini tayin Noun, Politics-Intl. Relations
self-government
özyönetim Noun, Politics-Intl. Relations
self-ordained
başına buyruk Adjective
self-ordained
kendine buyruk Adjective
self-propelled
kundağı motorlu Noun, Military
self-seeking
çıkarcı Adjective
self-seeking
menfaatçi Adjective
self-seeking
menfaatperest Adjective
pay self
kendi hesabıma ödeyiniz
pay self
(çek) kendi hesabımdan ödeyiniz
-self
kendi, öz, bizzat.
myself: kendim,
yourself/yourselves: bizzat sen/siz,
himself: bizzat o, kendisi, özü. Suffix
stick up for your self
kendini eleştirilere karşı savunmak Verb
stick up for your self
kendini savunmak Verb
self-
kendi, kendini, kendinden, bizzat.
self--analysis: kendi kendini tahlil. Prefix
self-
öz, özün.
self--propelled: özitişimli. Prefix
self-
otomatik, kendiliğinden, kendi kendine.
self--explanatory: kendiliğinden anlaşılan. Not:
self-
öneki ile teşkil edilen sözcüklerin çoğu, sona gelen sözcüğün anlamından kolayca anlaşılır. Bunlar liste halinde bu ve bunu izleyen sayfa altlarında verilmiştir.
Prefix
self accusation
kendi kendini suçlama
self administration
kendi kendini idare
self aid
kendiliğinden hak alma
self aid
kendi hakkını zorla koruma
self assessment
kendi kendine vergi takdiri
self check
öz sağlama Information Technology
self check (cheque br)
ya da ödenmesi için bankaya verilen bankanın kendi çeki
self check (cheque br)
(US) hesaba alacak kaydedilmesi için bankaya verilen çek
self command-
kendi kendine hâkimiyet
self defence
meşru müdafa
self defence defense
nefis müdafaası
self denial-
nefsinden feragat etme
self development
kendi kendini geliştirme
self discipline-
kendi kendine hâkim
self effacement
kendini göstermeme
self employed- person
serbest meslek sahibi
self evident
besbelli
self evident
apaçık
Self explanatory
öz açıklamalı Information Technology
self fabric
giysinin kumaşının aynısı
self financing
kendi kendini finansman
self governing-
kendi kendini yöneten
self governing- territories
kendi kendini yöneten bölgeler Noun
self government
kendi kendine yönetim Noun, Politics-Intl. Relations
self government
özerk idare
self instruction-
kendi kendini eğitme
self insurance
kendi kendine sigorta
self interest-
hususi menfaatler
self liquidation- taxable liquidation
vergilendirilebilir tasfiye
self liquidation- taxable liquidation
kendi kendini tasfiye hissedarlar arasında paylaştırılma
self policing
özdenetim
self policing
öz denetim
self possession -
kendine hâkim olma
self preservation -
nefsini koruma
self professed hero
kendi kendini kahraman ilan eden kişi
self professed hero
kabadayı
self restraint
kendini tutma
self restraint
kendine hâkim olma
self retention
şirketin riziko üzerinden kendi üzerinde tuttuğu bölüm
self service
self servis
self service
selfservis
self service machine
öz hizmet makinesi Information Technology
self sufficient-
kendi başına yeten
self test
öz sınama Information Technology
self winding up- watch
kendi kendine kurulan saat
be entirely self educated-
tamamen kendi kendini yetiştirmiş olmak Verb
be self explanatory
apaçık olmak Verb
degree of self sufficiency
kendi kendine yetme derecesi
resources of self employed
iş sahibinin kaynakları Noun
to make a self assessment
kişinin vergilendirilecek varlığının değerini kendi takdir etmesi
use force in self protection
nefis savunmasında güç kullanmak Verb
European Charter of Local Self‑Government
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Proper Name, Law
Power On Self Test
otomatik sınama Information Technology
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

self servis
self service
self servis restoran
quick lunch bar
Turkish-English phrases from Zargan's own database