song

  1. Noun şarkı (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun şarkı, türkü, ır, yır.
  3. Noun şiir, destan, lirik şiir.
  4. Noun nağme, nakarat.
  5. Noun kuş ötüşü.
  6. Noun cüz'î şey, ucuz fiyat.
    for a song : çok ucuz, kelepir.
    for a mere song: yok pahasına.
    I
    bought that car for a song: Bu arabayı çok ucuza aldım.
ötüş
çok ucuza satın almak Verb
türkü, halk türküsü/şarkısı. Noun
halk türküsü
çok ucuza satılan
(açık artırmada) ucuza üstünde kalmak Verb
uzun terane
toplantıyı şarkı söyleyerek açmak Verb
en az 3 kişinin çalgısız okuduğu şarkı. Noun
ucuz ele geçirmek Verb
sudan ucuza almak Verb
(radyo reklam yayınında) yeni bir şarkı düzenlemek Verb
popüler şarkı
yazılı müzik. Noun
descant (1a). Noun
sudan ucuza satmak Verb
şarkı söylemek Verb
aynı teraneyi söylemek Verb
(a) efsaneye göre kuğunun ölmeden evvelki son ve güzel ötüşü, (b) bir şairin son eseri, (c) ölmeden evvelki son söz, son eylem.
aynı terane
izdem şarkısı: film veya TV de bir izlenceyi belirleyen ve takrarlanan makam.
hazin aşk şarkısı.
(a) şarkılı kısa oyun, (b)
k.d. uydurma mazeret, bahane.
make song and dance about sth.:
bir şeye fazla önem vermek, büyütmek, mesele yapmak.
Her father made a great song and dance about her being late home.
şarkılar dizisi: aynı şair ve bestekârın aynı konuyu işleyen şarkıları.
popüler şarkı
şarkı sözü Noun, Music
motor sesi
Neşideler Neşidesi (Eski Ahitte bir bölüm).
istek parçası Noun, Music
ötücü ardıçkuşu
(Thurdus philomelos). Noun
şarkı söylemek/dayak atmak/feryat etmek vb.
give a laugh: gülmek.
give a shout: bağırmak.
bir meseleyi uzatmak Verb
Beko'nun Türküsü Proper Name, Cinema
Neşideler Neşidesi (Eski Ahitte bir bölüm).