speed

  1. Noun sürat
  2. hız, sürat.
    the speed of a car/of light.
    put on speed: hız vermek, hızını artırmak.
  3. çabukluk, acele, ivinti.
  4. Automobiles vites.
    a truck with five forward speeds.
  5. sürati intikal.
  6. metedrin, amfetamin gibi uyarıcı madde.
  7. Photography poz süresi.
  8. uğur, başarı, muvaffakiyet.
  9. speed up: hızlan(dır)mak, çabuklaştırmak, tacil etmek.
  10. çabuk/hızla gitmek, koşmak, seğirtmek.
  11. acele etmek, ivmek.
  12. gen.
    speed up: hız vermek.
    speed up the work: işe hız vermek.
    to speed up industrial production.
  13. (makineyi) belirli hıza ayarlamak.
  14. başarı sağla(t)mak, muvaffak etmek/olmak, uğur getirmek, uğurlu gelmek.
  15. uğurlamak, geçirmek, teşyi etmek.
    to speed the parting guest: misafiri geçirmek/uğurlamak.
son süratiyle
hızını düşürmek Verb
işinıhızlandırmak Verb
işini hızlandırmak Verb
hava hızı: uçağın havaya göre bağıl hızı. groundseed. Noun
açisal hiz Noun, Physics
yaklaşma hızı
büyük hızla
son hızla Adverb
son sürat Adverb
ekspres hızıyla
son süratle, olanca hızıyla, çarçabuk.
at half speed: yarım hızla;
den. yarım yolla.
with
all speed: bütün hızıyla.
tren hızıyla
son süratle, olanca hızıyla, çarçabuk.
at half speed: yarım hızla;
den. yarım yolla.
with
all speed: bütün hızıyla.
ortalama hız
ekspres hızıyla
resim frekansı
taşıma hızı
konvoy seyir sürati
ok hızıyla köşeyi almak Verb
dönüşül hız: dönen bir dingilin dinamik kararlıgını kaybedip tehlikeli titreşimlere başladığı hız. Noun
ekonomik hız
normal sürat
normal sürat
seyir hızı
seyir hızı Noun, Transport
hızını kesmek Verb
hız kesmek Verb
hızda azalma
tasarım hızı Noun, Transport
mecburi hız
yürüyüş hızında araba sürmek Verb
ekonomik hız
motor devri Noun, Transport
aşırı hız
aşırı sürat
çok hızlı
film hızı
film duyarlılığı Noun, Cinema
(Br) birinci vites
(gemi) tam hız. Noun
sesten hızlı uçmak Verb
son hız, azamî sürat. Noun
tam hız/sürat, normal geçiş hızı. Noun, Maritime Traffic
son hızla/süratle, olanca hızı ile.
to move full speed ahead. Noun
sürati artmak Verb
hızı artmak Verb
süratlenmek Verb
gittikçe hızlanmak Verb
hız kazanma
son sürat gitmek Verb
güle güle, selametle, iyi yolculuklar, yolun açık olsun, uğurlar ola! (Seyahate/yolculuğa çıkan kimseye söylenen iyi dilek sözü). Exclamation
sürat dereceleri Noun
sürat dereceleri Noun
yerdeki hız
uçağın yere göre hızı
yer hızı
yere göre hız Noun, Aviation
yüksek devirli
yüksek devir
yüksek süratli
yollu
(US) karayolu azâmi hızı
karayolu azami hızı
rölanti devri Noun, Transport
hızını artırmak Verb
sürati artırmak Verb
hız vermek Verb
başlagıç sürati
başlangıç sürati
iniş hızı
acele işe şeytan karışır
ağır
yavaş
düşük sürat
belli bir hızla gitmek Verb
aynı süratte gitmek Verb
azami tasarım hızı Noun, Transport
azami hız Noun, Transport
azami sürat
asgari hız
müsaade edilen sürat
hızlanmak Verb
daha hızlı gitmek Verb
son sürat gitmek Verb
tren hızı
hızı azaltmak Verb
hızını yavaşlatmak Verb
hız kesmek Verb
hız kesmek Verb
yol hızı
tam sürat gitmek Verb
arabanın hızı
emniyet hız limiti
yavaşlatmak Verb
obtüratör hızı
hızı kesmek Verb
(uçak) kritik hız
sesaltı sürat
sesten hızlı sürat
su üstü hızı
azami hız
en yüksek hız
son sürat
çok hızlı gitmek Verb
büyük hız
yavaşlamayan hız
soruları yanıtlamaya hazır
son ayrıntılara kadar bilen
rüzgârın hızı
şimşek/yıldırım gibi, şaşırtıcı bir hızla.
(telefon) acele çevirme sistemi
hız kontrolü
hız kontrolu
sürat kontrolu
hız kontrolü
sürücülerin hızını kontrol eden polis
motorize polis
sürücülerin hızıni kontrol eden polis
hız ölçer, hız sayacı.
bir yoldan aşağı hızla gitmek Verb
yokuş aşağı hızla inmek Verb
hız faktörü
(Br) ekspresle gönderilen eşya
(Br) ekspresle gönderilen mallar Noun
hız göstergesi
takometre
devir sayıcısı
mahkeme formalitelerini çabuklaştırmak Verb
flaş.
hızlı torna.
flaş.
hız sınırı, azamî sürat.
hız limit işareti
hız limiti işareti
hız sınırlayıcı Noun, Transport
yükleme hızı
dönüş sayısı
dönme hızı
dönüş hızı
dönüş sayısı
ciro hızı
hız limiti
hızlı okuma
sürat rekoru
hız rekoru
hız talimatı
hız kısıtlamaları Noun
acele servis
sürat pateni Noun, Sports
üretimi hızlandırmak Verb
sürat tecrübesi Noun
hız testi
hız denemesi
hız yapılan yol
hızlı sürenlere polis tuzağı.
acele yapılan duruşma
hızını artırmak Verb
süratlenmek Verb
hızlandırma
tacil etmek Verb
acele iş
hızlandırmak Verb
hızıni artırmak Verb
teslimatı hızlandırmak Verb
üretimin hızlandırılması
üretimi hızlandırmak Verb
hızı tespit eden radar
hava hızı göstergesi.
hız limitini aşmak Verb
sürat sınırını aşmak Verb
sürat limitini aşma
tam sürat ileri Noun
tam yol ileri Noun
tamyol ileri Noun
hızlanmak Verb
yüksek devirli makine
hızlı yazan yazıcı
yüksek sürat lastiği
ekspres tren
motorlu taşıt hız limiti
vergi tahsilatının hızlandırılması
hidrolik vites kutusu