surprise

  1. şaşırtmak, hayrete düşürmek, sürpriz yapmak.
  2. şaşmak, hayrete düşmek, sürprizle/beklenmedik bir olayla karşılaşmak.
    to be surprised at sth:
    bir şeye şaşmak/hayret etmek.
    I am surprised at you: Yaptığın harekete şaştım.
    What surprises me is that … : Hayret ettiğim cihet şu ki …
  3. birden karşısına çıkarmak.
  4. beklenmedik bir anda yakalamak.
  5. beklenmedik şey, sürpriz, beklenmedik/ansızın vaki olan şey.
    What a pleasant surprise: Ne güzel
    sürpriz!
    surprise package: içinden umulmadık bir şey çıkan paket.
    surprise party: sürpriz partisi.
    surprise visit: beklenmedik ziyaret.
    be surprised by one: birisinin hazırladığı sürprizle karşılaşmak, birisi tarafından gafil avlanmak.
  6. şaşkınlık, hayret.
    to my great surprise = much to my surprise: büyük bir hayretle (gördüm ki) …
  7. hayret verici olay/söz/davranış vb..
  8. beklenmedik/ânî hücum.
    surprise attack: baskın.
şaşkınlığını yenmek Verb
şaşırtmak Verb
şaşırtıcı gelmek Verb
şaşkınlığa uğratmak Verb
sürpriz yapmak Verb
tatlı sürpriz
gazetelerdeki uyuşturucu kaçakçılıyla ilgili açıklamalar şaşkınlık yarattı
(a) şaşırtmak, hayrette bırakmak, (b) gafil avlamak.
bir hırsızı suçüstü yakalamak Verb
baskın taarruzu
ani baskın
ani denetim
sürpriz son Noun
içinden umulmadık bir şey çıkan paket
(Br) sürpriz paketi
sürpriz paketi
sürpriz partisi
sürpriz parti
sürpriz yapmak Verb
baskın taktiği
şaşırtıcı sorgulama ile tanığın ağzından gerçekleri öğrenmek Verb
Hayretimi tasavvur et!
birine sürpriz hazırlamak Verb
acele yeni seçime gitmek Verb
birine sürpriz yapmak Verb
birine bir sürpriz yapmak.