tan

  1. Adjective sarımsı kahverengi
  2. Adjective sepilemek, tabaklamak, debagat etmek, güneşletmek, güneşte karartmak.
  3. Adjective güneşte yanıp esmerleşmek.
  4. Adjective kamçılamak, kırbaçlamak, dayak atmak.
  5. Adjective esmer, güneş yanığı, güneşte yanmış ten rengi, açık kahverengi.
  6. Adjective tanen, mazı tozu.
  7. Adjective sepicilikte kullanılan.
adamakıllı dövmek, pestilini çıkarmak.
birisini dövmek/pataklamak/dayak atmak, tepelemek.
Get out of here or I'll tan your hide! Defol karşımdan yoksa tepelerim!
tabaklamak Verb
esmerleşmek Verb
siyah-kahverengi tüylü köpek.
ihtilâl ayaklanmasını bastırmak için İngilterenin 1920 Haziranında İrlandaya gönderdiği 6000 kişilik
ordu (üniformalarının rengi dolayısıyla bu ad verilmiştir).
bu ordunun herhangi bir ferdi.
yarı yarıya karıştırılmış normal ve siyah bira.
şeklinde de yazılır. sayı sırasına göre oynanan bir iskambil oyunu (kâğıtları önce biten oyunu kazanır).
bronzlaşmak Verb
güneşte yanma/bronzlaşma, güneş yanığı ten.
sepilemek Verb
birine sopa çekmek Verb
dayak atmak Verb
tangent Adjective
  1. dawn
  2. first light
  3. down
  4. daybreak
providential
before day
to dawn Verb
(day) to break Verb
daybreak
foregleam Noun
interest which accrues from January 1st
god fearing
before Christ (B . C

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Güneş doğmadan ... karanlık, fecir
  2. Kınama, ayıplama, yerme, zemmetme