thought

English-Turkish Translation

  1. düşünce, tasavvur.
    a happy thought: mutluluk veren düşünce.
    gloomy thoughts: keder veren
    düşünceler.
    on a second thought: daha iyi düşününce.
    On a second thought I decided not to go: Sonradan düşününce gitmemeye karar verdim.
    take thought: düşünmek, tartmak.
    The mere thought of it infuriates me: Onun tasavvuru bile beni çıldırtıyor.
  2. fikir, kavram, mefhum.
    to read someone's thoughts: bir kimsenin düşüncelerini okumak.
  3. düşünme, düşünüp taşınma, tefekkür.
    He has no thought for others: Başkalarını hiç düşünmez.
  4. niyet, tasavvur, tasarı.
    We had some thought of going to Europe: Avrupaya gitmeyi tasarlıyorduk.

    I had no thought of offending you: Seni gücendirmek istemedim.
  5. ümit. bekleme, umma.
    I had no thought seeing you here: Seni burada göreceğimi ummuyordum.
  6. dikkat, itina, endişe.
    She takes no thought of her appearance: Görünüşüne hiç dikkat etmiyor.
  7. kanaat, mütalâa, görüş.
    According to my thought: Kanaatimce.
    What is you thought on the subject:
    Bu konuda görüşünüz nedir?
  8. düşünme/tefekkür/tasavvur kabiliyeti.
  9. biraz, bir parça, azıcık.
    This soup needs a thought more salt: Bu çorba azıcık daha tuz istiyor.

    He is a thought too self-confident: Kendine biraz fazla güveniyor
  10. (bkz: think )
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

speak one's thought
aklından geçeni söylemek Verb
take no thought of one's appearance
görünüşe bakmamak Verb
abstract thought
kurgu
act on a thought
bir düşünceyi hayata geçirmek Verb
act on a thought
bir fikri hayata geçirmek Verb
after serious thought
iyice düşündükten sonra
all shades of thought
bütün farklı fikirler Noun
be lost in thought
dalgınlaşmak Verb
be lost in thought
tefekküre dalmak Verb
be lost in thought
derin düşüncelere dalmak Verb
buried (deep) in thought
düşünceye dalmış
creative thought
yaratıcı düşünce
depth of thought
düşünce derinliği
food for thought
üzerinde düşünülecek şey
free thought
özgür düşünce Noun, Politics-Intl. Relations
freedom of thought
fikir özgürlüğü Noun, Rights-Freedoms
give someone food for thought
birini düşündürmek Verb
give something thought
birşey üzerine düşünmek Verb
give something thought
birşey hakkında düşünmek Verb
give something thought
birşeyi düşünmek Verb
immersed in thought
düşünceye dalmış
impious free thought
zındıklık
influence the current of thought
halihazırdaki düşünceyi etkilemek Verb
language of thought
düsünce dili Noun, Philosophy
latitude of thought
düşünme serbestliği
latitude of thought
düşünce özgürlüğü
latitude of thought
fikir hürriyeti
liberty of thought
düşünce hürriyeti
line of thought
fikir sırası
line of thought
düşünce sırası
lost in thought
düşünceli
lost in thought
dalgın
material for thought
üzerinde durup düşünülecek konu
men of thought
zihin yaşamını yaşayanlar
men of thought
düşünce adamları Noun
New Thought
Yeni Düşünce: 19'uncu yüzyılda başlayan ve yapıcı düşüncenin yaratıcı kudretine önem vererek manevî/ruhî
tedavi yollarını araştıran hareket.
New Thoughter =New Thoughtist: Yeni Düşünceci
Noun
not as ... as thought
düşünüldüğü kadar ... değil Adjective
not as ... as thought
zannedildiği kadar ... değil Adjective
not as ... as thought
sanıldığı kadar ... değil Adjective
original thought
buluş
perish the thought
! Allah göstermesin! ağzından yel alsın! İnşallah … değildir.
perish the thought that Mary should have cancer.
physiocratic thought
fizyokratik düşünce
process of thought
düşünce süreci
revolution in thought
düşünme tarzında devrim
school of thought
mezhep
school of thought
felsefe ekolü
scientific thought
bilimsel düşünce
train of thought
düşünce silsilesi
trend of thought
düşünme eğilimi
want of thought
düşünce kıtlığı
thought out
tasarlanmış
thought out
düşünülmüş
thought provoking
düşündürücü
thought reader
düşünce okuyan
thought transference
düşünce aktaran
be full of thought for a patient
bir hastaya büyük ihtimam göstermek Verb
be thought of
düşünülmek Verb
feel sick at the thought or sight of
tiksinmek Verb
freedom of thought and faith
düşünce ve inanç özgürlüğü
give thought to
dikkate almak Verb
give thought to
düşünmek Verb
I gave it a lot of thought.
Uzun uzun düşündüm.
I gave it a lot of thought.
Çok düşündüm.
I thought as much
Bunu bekliyordum, zaten bundan şüphelenmiştim, ben de öyle tahmin ediyordum.
So they found out he's
been cheating. I thought as much.
I thought so.
Biliyordum.
I thought so.
Tahmin etmiştim.
It's the thought that counts.
Önemli olan düşünmek.
It's the thought that counts.
Önemli olan düşünmüş olmak.
I've never given it much thought.
Hiç düşünmemiştim.
much thought of
gözde
not properly thought out in advance
hesapsız
well thought of
itibarlı
well thought of
saygın
well- thought of
iyi düşünülmüş
well- thought out
kılı kırk yararak icat edilmiş
Who would have thought that ...?
Kim derdi ki ...?
Who'd have thought it
! Acayip, kimin aklına gelirdi?
Atatürkist Thought Association
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Noun, Organizations
Atatürkist Thought Association
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Proper Name, Politics-Intl. Relations
English-Turkish phrases from Zargan's own database