giyiminde fazla titiz davranmak
Verb
bulunduğu mevkiden çok daha iyisine layık olmak
Verb
işçilerini çok çalıştırmak
Verb
işçilerini çok çalıştırmak
Verb
mağrur olmak, yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmemek.
kuvvetine fazla güvenmek
Verb
belleğine aşırı derecede güvenmek
Verb
aşırı, haddinden fazla.
It's much too cold: Haddinden fazla soğuk.
pek … değil.
We argue, but we're none too sure what we're arguing about: Tartışıyoruz ama neyi
tartıştığımızın farkında değiliz.
(a) son derece, cidden.
I am only too happy to be back. I shall be only too glad to help you:
Size yardım etmekten cidden haz duyarım. (b) maalesef, ziyadesiyle, fazlasıyla, çok.
It is only too likely to happen: Vukuu çok muhtemeldir.
Her güzellik bir arada olmaz. (İki şıktan birini seçmek zorundasın/ya birine ya ötekine razı olacaksın/ya
bu, ya öteki, ikisi birden olmaz).
yazık (ki), maalesef.
It's too bad that he didn't go to University: Yazık ki üniversiteye gitmedi.
kendini dev aynasında gören, kendini beğenmiş.
çok zeki, fazlasıyla zeki.
That new boy offended everyone by being too clever by half.
birine kesin emirler vermek
Verb
gerçekten var olduğuna inanılması güç olmak
Verb
çok geç.
arrive too late: iş işten geçtikten sonra gelmek, yetişememek.
I was too late:
Çok geciktim, yetişemedim.
Before it is too late: İş işten geçmeden, henüz vakit var iken.
Bir işe çok kimse karışırsa o iş yürümez.
… için fazla/ağır.
Climbing the smallest hill is too much for her since her illness: Hastalığından
beri en küçük bir yokuş çıkmak bile ona fazla geliyor.
haddinden fazla.
That's a bit too much af a good thing: Bu kadarı da biraz fazla.
One can have too much of a good thing: İyi ve nefis şeye doyum olmaz.
You can't have too much of a good thing: Fazla mal göz çıkarmaz.
kabul edilmeyecek derecede çok
fazla şey talep etmek
Verb
aşırı talepte bulunmak
Verb
çok acele para kazanmak durumunda olmak
Verb
pek pahalı olmayan bir yer aramak
Verb
birinin anlayamayacağı düzeyde olmak
Verb
budalalık derecesinde bön olmak
Verb
birinden çok şey istemek
Verb
anlatılamayacak kadar budala olmak
Verb
(işi) çok ileriye götürmek, fazla ileri gitmek, haddini aş(ır)mak, (işi) zıvanadan çıkarmak, tadını kaçırmak.
If you pretend to the police that you've discovered a bomb, you may find you've carried the joke too far.
aşırı tevazu göstermek
Verb
birisinden çok üstün/kuvvetli olmak.
He carries too many guns for me: O benden çok üstündür. Onunla boy ölçüşemem.
ufak tefek şeylerde yardıma çağırmak
Verb
ayrıntılar üzerinde uzun uzun durmak
Verb
birinden yapabileceğinden fazlasını beklemek
Verb
birinden çok fazla şey beklemek
Verb
gözü çok yüksekte olmak
Verb
haddini aşmak, fazla ileri gitmek.
içkiyi fazla kaçırmak, (zilzurna) sarhoş olmak.
dönüşü olmayacak derecede ilerlemiş olmak
Verb
içkiyi fazla kaçırmak
Verb
Tam zamanında yetişti.
You know, none better, how poor I am: Ne kadar fakir olduğumu siz herkesten iyi bilirsiniz.
Pek ciddiye almadım.
Sentence
Çok da önemsemedim.
Sentence
Fazla üzerinde durmadım.
Sentence
Fazla kafama takmadım.
Sentence
Çok dert etmedim.
Sentence
Ne kadar söylense/tekrar edilse yeridir.
Ne kadar söylense/tekrar edilse yeridir.
birini sıvışmaya zorlamak
Verb
piyasada bulunan bir ürünün taklidi
pek bir işe yaramamak
Verb
şekle fazla bağlı kalmamak
açıkçası, doğrusunu söylemek lâzımgelirse.
Not to put too fine a point on it, I didn't think your performance was very good.
fazla yer işgal etmek
Verb
gerektiğinden fazla, aşırı derecede.
He exceeded the speed limit once too often and fined $50.
(birisi için/birinin takatinden) fazla, aşırı, yeteneğinin üstünde.
şekle fazla bağlı kalmak
Verb
bir şey için çok ödemek
Verb
aşırı genelleme yapmak
Verb
fazla ileri gitmek, haddi aşmak, çığırından çıkarmak.
bir binaya yüksek değer biçmek
Verb
mallara aşırı yüksek değer biçmek
Verb
bir şeye aşırı yüksek değer vermek
Verb
mallara değerinden düşük fiyat biçmek
Verb
mallara çok düşük fiyat koymak
Verb
iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
Verb
aynı anda birçok şey yapmaya çalışmak
Verb
aynı anda pek çok işle uğraşmak
Verb
olayları fazla ciddiye almak.
çok ileri götürmek, işi zıvanadan çıkarmak, tadını kaçırmak.
You are taking that joke too far and becoming rude.
bu ev için istenilen fiyat çok yüksek
birine fazla değer vermek
Verb
(a) kendini beğenmek, (b) hep kendini düşünmek.
çok fazla ayrıntıya girmeden
Adverb
çok fazla ayrıntıya girmeksizin
Adverb
sabrımı fazla zorluyorsunuz